EMEP Kocaeli: Yargı iktidarın vesayetinden kurtulmalıdır

EMEP Kocaeli: Yargı iktidarın vesayetinden kurtulmalıdır

EMEP Kocaeli: Yargı iktidarın vesayetinden kurtulmalıdır

Emek Partisi Kocaeli İl Örgütü yargıda alınan kararların halkın adalet duygusunu zedelediğini ifade ederek “Yargı iktidarın vesayetinden kurtulmalıdır” çağrısı yaptı.

Emek Partisi Kocaeli İl Örgütü yargıda yaşanan sorunları dile getiren bir açıklama yayımladı. Emek Partisi Kocaeli İl Başkanı İlhami Şahbaz imzasıyla yayımlanan açıklamada; AKP’nin, iktidarda kalma ve iktidarını korumak için en çok tahrip ettiği alanların başında yargı sistemi ve adalet duygusunun geldiği vurgulandı.

EMEP “2016 yılında ‘Ben anayasa mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum’ diyen de Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP İstanbul İl kongresinin iptali ve kayyım atanması sonrası yargı kararlarına itiraz eden CHP’yi kastederek ‘Ben mahkeme kararlarını tanımıyorum demek hukuk devletine açıkça kafa tutmaktır’ diyen de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Hangi Erdoğan’a inanalım?​” diye sordu.

Siyasallaşan yargı ile düzenlenen siyaset alanında, AKP yönetiminin ihtiyaçları gözetilerek verilen kararların adalet duygusunu yok ettiği vurgulanan açıklamada “Halka ve kamuya karşı sorumluluk taşıması gereken yargı mensuplarının iktidar militanı olarak varlık göstermeleri kabul edilemez” ifadeleri yer aldı.

Kayyımlar, valiler, davalar…

EMEP Kocaeli İl Örgütü yargıda yaşananları şöyle sıraladı:

  • İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul 38. İl kongresini iptal etmesinin, siyasi partiler kanununa göre açıkça hukuka aykırı bir karar olmasına rağmen karar uygulandı.
  • 23 yıllık iktidarı döneminde tek bir AKP’li belediyeye yolsuzluk soruşturmasının açılmaması ve buna rağmen muhalif belediyelere soruşturmalarla ve kayyım atanmalarının, tutuklanmaların ayyuka çıktığı bir dönemden geçiyoruz.
  • Kırklareli valisi Uğur Turan’ın “Bizim bir liderimiz var, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’dır. Onun atadığı valiyim” açıklamasıyla kime hesap vereceğinin ayan beyan ifade etti.
  • İstanbul Küçükçekmece cumhuriyet başsavcılığı tarafından “suç örgütü kurmak” “kaçakçılık” “dolandırıcılık” suçlamasıyla Can Holding’e ait 121 şirkete el konulmuştu. Can Holding medya yönetim kurulu başkanı Kenan Tekdağ adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
  • 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya yangın faciasındaki bilirkişi raporunun 60 gün sonra açıklandı.
  • 2018 yılında Çorlu tren faciasında 25 kişi hayatını kaybetmiş, facia üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen tek bir tutuklu kalmadı.
  • Her gün en az 2 kadının öldürüldüğü bir ülkede Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na kapatma davası açıldı.
  • Ekmeğini büyütmek ve insanca yaşamak için zam isteyen işçilerin taleplerine karşılık patronların isteği üzerine Antep valisinin kentte OHAL ilan etti ve işçilerin eylemleri yasaklandı.
  • Eski AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci’nin, iş insanı Murat Kapkı’nın serbest kalması karşılığında 2 milyon dolar istediği iddia edildi.
  • Gizlilik kararlarıyla kamuoyunun ilgisi dahilindeki birçok dava kamuoyundan kaçırılarak, gerçekler örtbas edildi.
  • Çokça kişinin ölümüne sebep olan olay ve durumlarda asıl sorumlu olduğu halde kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin verilmedi.
  • 2022 yılında Antep’te dönemin AKP’li Nizip belediye başkanı yeğeninin ehliyetsiz araba kullanması sonucu Ezgi Ayla Yiğit’in ölümüne sebep olmasına rağmen serbest bırakıldı.

‘Soruşturma açılanların sayısı bir ilçe nüfusu kadar’

EMEP Kocaeli İl Örgütünün açıklamasının devamı ise şöyle:

“İzmir mitinginde ‘Hiç çekinmeyin yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarı döneminde yapılan eleştirileri TCK’nın 299. Maddesi kapsamında cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamına alınarak kısıtlı olan ifade özgürlüğü yok edilmektedir. Bu suç kapsamında soruşturmaya uğrayan yurttaş sayısı Anadolu’daki orta ölçekli ilçe sayılarını geride bırakmaktadır. Denilebilir ki on binlerce yurttaş en az bir kere ‘cumhurbaşkanlığına hakaret’ suçu nedeniyle soruşturmaya maruz kalmıştır.

Yargının saray rejimi tarafından araçsallaştırılarak iktidar emrinde hareket ediyor olması, temel insan haklarını yok etmektedir. Verilen kararlar adalet duygusunun nasıl ayaklar altına alındığını, ifade özgürlüğü, seçme seçilme hakkı başta olmak üzere temel hakların ortadan kaldırıldığını göstermektedir.

Çete liderleri ‘dava adamı’ oldu

İktidar ve ortaklarının ‘dava adamımızdır’ diyerek mafya ve çete liderlerinin serbest bırakılması, onlarca suç kaydı olmasına rağmen sokakta dolaşmasına izin verilen tutuklanmayan katiller, kadın cinayetleri ve çocuk istismar davalarında adalet duygusu ve vicdanı ayaklar altına alan yargı kararları saymakla bitmeyecek kadar fazladır.

Yargının siyasallaştığı, talimatlar ile yargı mensuplarının yönlendirildiği ancak adına ‘hukuk devleti’ denildiğine çok şahidi olduk. Tüm bunlar halkın ezici çoğunluğunun yargıya ve adalete olan güvenini ortadan kaldırmıştır.

‘Yargıçlar halk tarafından seçilsin’

Valilerin, adeta ‘AKP il başkanı’ gibi rollere büründüğü, iktidar ve ortaklarını gözeten kararları aldığı, yurttaşlara değil sadece iktidara hesap verme sorumluluğuyla hareket ettiği bu düzen değişmelidir.

Emek Partisi olarak bu gidişatın, sürdürülebilir olmaktan çıktığını ifade ediyoruz. Tüm yurttaşları ekmek gibi su gibi ihtiyaç olan adaletin, bağımsız yargının ayaklar altına alınmaması için mücadeleye çağırıyoruz.

Demokratik bir yargı sisteminin güvencesi; yargıçların halk tarafından seçildiği, halkın bilgi ve denetimine açık yargılamanın olduğu bir düzenle mümkündür. Halka, yargıçları görevden alma hakkının verildiği bir adalet düzeni için, seçilmiş temsilcilerin yargılanabilmesi ve seçmenlerin, seçtikleri temsilci ve görevlileri görevden alma hakkını savunuyoruz.

Atanmış bütün yerel makamların kaldırılması ve tüm bölgesel ve yerel yönetimlerin, her kademede halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan meclislerin elinde toplanması demokratik katılımcılığı güçlendirecektir.

Seçilmiş temsilci, vekil ve görevlilere ödenen ücretler, kalifiye işçi ücretlerinin ortalamasını aşmayacak şekilde sınırlandırılmalı; seçilmişlerin ayrıcalıklı halleri ortadan kaldırılmalıdır.”

Paylaş: