TRUMP’IN GAZZE BARIŞ PLANI, BARBARLIĞIN DEVAMI

TRUMP’IN GAZZE BARIŞ PLANI, BARBARLIĞIN DEVAMI

TRUMP’IN GAZZE BARIŞ PLANI, BARBARLIĞIN DEVAMI

7 Ekim 2023’te Hamas’ın Aksa Tufanı saldırısının ardından, İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım operasyonunun üzerinden tam iki yıl geçti. İki yılda savunmasız on binlerce Filistinli katledildi. Hastaneler, yerli-yabancı basın büroları, yadım konvoy ve filoları vuruldu, Gazze halkı açlığa terk edilmekle kalmadı, yüzbinler yerinden edildi.

Faşist Netanyahu’nun ABD emperyalizminin işbirlikçisi olarak yürüttüğü ve bölgedeki karışıklıktan ve rekabetten kendilerine düşecek payın peşinde olan irili ufaklı diğer emperyalist devletler, Gazze operasyonunu desteklediler. Kendi ülkelerindeki protestoları ve barış eylemlerini de baskı ve şiddet uygulayarak bastırmaya çalıştılar, çalışıyorlar. Ortadoğu’daki ABD işbirlikçisi yönetimler sürece sessiz kaldıkları gibi bölgeden çıkmak zorunda kalan Filistinliler’e kapılarını açmadılar.

Gazze soykırımı sadece zıvanadan çıkmış, faşist Netanyahu’nun sorumluluğunda değil. Ortadoğu’nun ve dünyanın yeniden paylaşılması için sıraya girmiş Batı emperyalizminin amaçlarına ulaşmak için sınır tanımaz şiddetinin konusudur. 

Yükselen diğer iki emperyalist güç; Rusya ve Çin’in karşısında gücünün sınırlarına ulaşan ABD, müttefikleri ve NATO’ya dahil ülkeler dünya pazarlarını, sermaye dolaşım alanlarını, aşınan hegemonik üstünlüğü yeniden ele geçirmek ve ucuz emek cehennemi yaratarak halkları boyunduruk altına almak ve böylece emperyalist rekabetten galip çıkmak için Ortadoğu’yu bir üs, İsrail’i de ağır silahlarla donatılmış vurucu güç olarak gördüler. 

Suriye’de 2011 yılından itibaren kâh donatılmış şeriatçı, cihadist işbirlikçi savaşçılarının çatışmasını destekleyerek kâh sahaya inerek taş taş üstünde bırakmamak üzere ülkeyi yıkıma sürükleyen güçler bu ülkeden ne istemişlerse Gazze saldırılarından beklentileri de odur. İran’ın kontrolündeki Lübnan Hizbullahı’nı ve Yemen’deki Husileri ve nihayet İran’ı bombalayan; Katar’a yaptırımlarla diz çöktüren ABD emperyalizmi ve bölge jandarması İsrail, bölgenin petrolü, kıymetli metalleri, deniz ve kara ticareti ve Amerika’nın Hindistan’dan başlayan orta koridoruyla bunun etrafındaki Pazar ve birikim ortamının fethine ve yeniden inşasına taliptir.

Türkiye’nin son yirmi yılda palazlanmış burjuvazisi de ortak olmaya çalıştığı sömürü pastasından bir parça pay kapmak için yıllarca emperyalist güçler arasındaki çelişmelerden yararlanmaya çalışmış ve Suriye’nin kuzeyindeki kimi önemli kentlerin bir kısmına konuşlanmıştır. Gazze soykırımı süresince bir yandan İsrail’e karşı düşmanca söylem kullanırken diğer yandan da ticaret ilişkilerini geliştirerek karına kar katmaya devam etmiştir.

Gazze katliamının ikinci yılı biterken yapılan BM toplantısında 20 maddelik bir “barış planı” sunan Trump’ın projeksiyonunda bu coğrafyanın Rivieralaştırılması; finans ve ticaret merkezi olarak yapılandırılması ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair yönetiminde bir güvenlik komitesi tarafından yönetilmesi vardır. ABD’yi “yeniden büyük yapma”nın Gazzeliler’e ödetilen bedeli ülkelerinin kolonileştirilmesidir. Saray iktidarının onca gayretine rağmen Türkiye’ye biçilen rol bu güvenlik komitesinde hazır asker olarak ABD’nin ve İsrail’in güvenlik duvarını korumaktır.

Batılı emperyalistler sadece açtıkları savaşın maliyetini değil aynı zamanda barış adı altında yeniden yapılandırmanın bedelini de dünya halklarına ödetiyorlar.

Türkiye ABD ziyareti sırasında Boeing uçakları ve F16’lar için milyonlarca dolar borca, Rusya’dan alınan doğalgazı kesmeye ve yerine ABD’den sıvılaştırılmış gaz almaya, sadık bir işbirlikçi olarak Erdoğan’ın sırtını sıvazlayıp Türkiye’yi aşağılayan anlaşmalarla geri gönderdiler.

Emperyalist paylaşım savaşı sadece devletlerin ABD çıkarlarının karşılanması için yeniden hızlandırılması anlamına gelmiyor. Aynı zamanda Ortadoğu ülkelerine yerli veya yabancı sömürge valileri atamaktan, kayyum politikası izlemekten, vekil güçleri savaştırmaktan sınırlı değildir. Çünkü pazarların, ticaretin ve yatırım alanlarının ele geçirilerek yeniden inşası ucuz emek gücüyle sağlanacaktır.

BM toplantısında Gazze için sunulan plan da Ortadoğu’ya barış değil daha fazla çatışma, istikrarsızlık ve kaos getirecek.

Barış ve demokrasiyi kuracak olanlar İtalya’da, Belçika’da, İspanya’da, Yunanistan’da, Hindistan ve Malezya’da limanlarda ve tedarik zincirindeki emekçilerin protestosu, sokağa dökülen halklar, genel grev yapan işçilerdir. İtalya’da Filistin için genel grev ilan eden sendikalar örnektir.

Soykırımcı Siyonist İsrail devletine, ABD’nin yağmasına, bu süreçte saray rejiminin işbirlikçiliğine karşı mücadele, savaşı durdurmanın ön koşullarından biridir.

Filistin’de süren soykırıma karşı, Ortadoğu halklarına dayatılan karanlığa karşı, Türkiye’de derinleşen yoksulluk ve hak gasplarına karşı EKMEK BARIŞ ÖZGÜRLÜK mücadelesi yükselmelidir.

İsrail’in Gazze’deki soykırımı derhal durdurmalı, Gazze üzerindeki abluka tamamen kaldırılmalı.

Türkiye, Siyonist İsrail rejimiyle tüm siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini gerçek ve geri dönülmez bir şekilde kesmeli.

İsrail’i koruyan Kürecik Radar Üssü derhal kapatılmalı, Türkiye NATO’dan çıkmalı.

Emperyalizmin ve Siyonizmin kanlı planları, halkların birleşik mücadelesi karşısında mutlaka yenilecektir.

Kahrolsun Emperyalizm, Siyonizm ve İşbirlikçileri!

Yaşasın Halkların Enternasyonal Dayanışması!

Yaşasın Ekmek, Barış, Özgürlük Mücadelemiz!

Emek Partisi Genel Merkezi

Paylaş: