“Emekçilerin ortak mücadelesi çözümün temeli olmalı”
EMEP Diyarbakır İl Örgütü, Kürt meselesinin çözümüne dair emekçilerin, halk güçlerinin ve demokrasi cephesinin ortak tutumunu tartışmak üzere “Barışı ve çözümü konuşuyoruz” paneli düzenledi.
Emek Partisi (EMEP) Diyarbakır İl Örgütü, Türkiye’nin içinde bulunduğu kritik dönemeçte; demokrasi, barış ve Kürt meselesinin çözümüne dair emekçilerin, halk güçlerinin ve demokrasi cephesinin ortak tutumunu tartışmak üzere “Barışı ve çözümü konuşuyoruz” şiarıyla panel düzenledi.
ÇandAmed Kültür Merkezinde gerçekleşen panelde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Meral Danış Beştaş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Emek Partisi (EMEP) Milletvekili Sevda Karaca’nın konuşmacı olarak yer aldı.
Açılış konuşmasını yapan EMEP Yenişehir İlçe Başkanı Nurgül Deniz’in Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal ve toplumsal krize karşı halkların barış, demokrasi ve emek mücadelesini vurguladı. Deniz, “Çağrımız nettir. Bu ülkenin kurtuluşu, halkın kendi gücündedir. Bu ülkenin geleceği, halkların birleşik mücadelesindedir” dedi.
Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Gazeteci Vecdi Erbay da “1 yıllık süreçte olup bitenler kamuoyuna ne kadar yansıyor? Yürütülen sürece kamuoyu ne kadar ikna olmuş durumda? Neler yapılıyor? Bu sürecin önceki dönemler gibi akamete uğramaması için neler yapılmalı, bunları konuşacağız” dedi.
CHP’li Tanrıkulu: Sürecin başından beri yapıcı bir tutum içindeyiz
İlk sözü alan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Çatışmaların son bulması için bugüne kadar açık kaynaklardan tespit ettiğimiz, bazen içinde yer aldığımız 13 girişim olmuş. Her girişimden sonra da çatışmalar daha da arttı, travması çok daha ağır oldu. 2015 yılından bu yana da uzun bir zaman geçti, çok ağır bir tablo ile karşı karşıya kaldık. OHAL sürecinin sonunda daha ağır bir süreç yaşadık. 5 Ağustos’ta başlayan komisyon süreci, bu sürecin yürümesi konusunda yapıcı tartışmalara sahne oldu. Daha da ileri gidebilirdi ama sürecin mimarisi konusunda tam bir mutabakat yok” dedi. Çatışmaların ve savaşın ağır tablosunu anlatan Tanrıkulu, “Bu kadar ağır bir tablo karşısında bugün meselenin çözümüne dair önemli bir adım var” şeklinde konuştu.
Sürece hem olumlu hem olumsuz etki eden güçlerin bulunduğunu belirten Tanrıkulu sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin batısında ve doğusunda farklı kaygılar dile getiriliyor. Biz bu durumu bir rıza üretimi meselesi olarak görüyoruz. Güvenlik ve adaletin birlikte sağlanması gerekiyor. CHP konunun başından beri yapıcı bir tutum sergiledi. Genel Başkanımız ilk konuşmanın yapıldığı gün Diyarbakır’a gitti. Biz de sürecin her aşamasında yakından takip ettik. Adalet anlayışına bağlı kalarak bu süreci başarıyla tamamlayabilir. Her yurttaşın eşit hissedebileceği bir cumhuriyet için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

DEM Partili Beştaş:
Kürt meselesi terör meselesi değil eşitlik ve özgürlük meselesidir
DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş ise konuşmasında Mecliste yürütülen çözüm süreci ve barış çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Beştaş, silahsızlanma, demokratik siyaset ve toplumsal barış sürecinin önemine dikkat çekerek, “Biz sonuç alan, demokratik alanda çalışan bir partiyiz. Bu meseleyi bir halk meselesi olarak görmek gerekiyor” dedi.
Beştaş, komisyonun çalışmalarını değerlendirirken, komisyonun adında “terör” ifadesinin yer almaması için büyük çaba gösterdiklerini belirtti. “Barış Komisyonu, Eşitlik Komisyonu ya da Çözüm Komisyonu gibi isimlerde ortaklaşmak istedik. Çünkü bu mesele terör değil, halkların bir arada yaşama meselesidir” şeklinde konuştu.
Barış süreçlerinde kullanılan dilin belirleyici olduğuna vurgu yapan Beştaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Her partinin topluma barışı inşa edecek bir dil geliştirmesi gerekiyor. Bizim için önemli olan herkesin kendi kimliğiyle, inancıyla, diliyle demokratik bir sistem içinde var olabilmesidir. Bu süreç, özel bir çaba ve irade olmadan yürümezdi. Bu kadar büyük bir çabayla örülmeseydi zaten bitmiş olurdu. Şimdi Abdullah Öcalan’ın önerilerini dinlemeyeceksek, kimi dinleyeceğiz?”
Çözümün sadece silah bırakmakla sınırlı olmadığını vurgulayan Beştaş, “Ana dilde eğitim, yerel yönetimler yasası, siyasi partiler yasası gibi düzenlemelerin de barışın kalıcılaşması açısından kritik” dedi. “Irkçılık, milliyetçilik ve nefret dili bu ülkede yeniden üretiliyor. Oysa bizim görevimiz barışın dilini kurmak, halkların eşit ve özgür bir biçimde yaşayacağı demokratik bir düzeni savunmaktır” diyen Beştaş, “Mecliste yürütülen çalışmalardan umutlu olduklarını söyleyerek sözlerini sonlandırdı.

EMEP’li Karaca:
Ekmek mücadelesi ile barış mücadelesi birbirinden ayrı değildir
Emek Partisi (EMEP) Milletvekili Sevda Karaca da buluşmada yaptığı konuşmada 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 10. yılını anarak konuşmasına başladı. “10 yıldır aydınlatılmamış, hesabı sorulmamış bir katliamla yüz yüzeyiz. Barışın toplumsallaşmasını konuştuğumuz bir dönemde 10 Ekim’in hatırlanması büyük önem taşıyor” diyen Karaca, 10 Ekim, halkların barış talebine yönelik düşmanlığın sembolüdür. Bugün barış mücadelesi, o döneme göre daha zor, daha emek isteyen bir hale geldi” ifadelerini kullandı.
“Çözüm tartışması güvenlik eksenine sıkıştırıldı”
Türkiye’de iktidarın çözüm tartışmasını bir “güvenlik” meselesi haline getirdiğini belirten Karaca, “AKP iktidarı çözüm arayışını bir güvenlik politikası çerçevesine sıkıştırdı. Oysa bölgedeki sorunların kökeni halkların eşitliği, özgürlüğü ve demokratik haklarıyla ilgilidir” dedi.
Karaca, Ortadoğu’daki gelişmelerin ve sermaye çıkarlarının barış sürecine etkisine dikkat çekerek, “Bugün bölgedeki enerji ve ticaret yolları üzerindeki egemenlik mücadelesi, halkların özgürlük taleplerini bastırma aracı haline getiriliyor. Kürt halkının demokratik talepleri ile sermayenin çıkarları arasında derin bir fark var” diye konuştu.
“Emekçilerin çözümde muhatap olması için üzerimize düşeni yapıyoruz”
Kürt sorununun çözümünde emek eksenli bir yaklaşımın zorunlu olduğunu vurgulayan Karaca sözlerine şöyle devam etti: “Emek Partisi olarak, tüm ulus ve inançlardan emekçilerin birleşik mücadelesinde temel bir sorumluluk üstleniyoruz. Bu sorumluluk, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak çözümünde, tarihsel ve politik koşullar gereği Kürt emekçilerinin taleplerinin daha öne çıktığı ve öncelikle karşılandığı bir çözüm zeminini yaratabilmenin dayanağını oluşturuyor. Emekçilerin Kürt sorununda demokratik çözümün bir muhatabı haline gelmesi, taleplerini ortaya koyabilme gücüne ve araçlarına sahip olması, ekmek mücadelesinin barış mücadelesinden ayrı mücadeleler olmadığının daha açık hale gelmesi, bunun ortak mücadelesinin verilmesi noktasında kendi sorumluluğumuzu görüyoruz.”
Diyarbakırlı yurttaşlar: Selahattin Demirtaş neden serbest bırakılmıyor?
Sezgin Tanrıkulu’ya soru yönelten bir yurttaş Komisyonun Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı’ya gitmesi durumunda CHP’nin gidip gitmeyeceğini sordu? Tanrıkulu böyle bir durumun Meclis koridorlarında, kimi yerlerde konuşulduğunu ancak böyle bir durumun henüz olmadığını söyledi. Tanrıkulu “Böyle bir durum ortaya çıkarsa o zaman partimiz olarak bunu tartışır karar veririz” dedi. Selahattin Demirtaş’ın hâlâ tutuklu olmasına da değinen Tanrıkulu, kararın siyasi bir karar olduğunu dile getirdi.
