Bu, AKP’nin Yenilgisinden Daha Fazlası

Bu, AKP’nin Yenilgisinden Daha Fazlası

2015 seçimleri birçok açıdan önemli bir seçim oldu.
Şimdiden şunları söyleyebiliriz:
– Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından, başkan olmasını sağlayacak anayasa değişikliğini yapmaya imkan verecek kadar milletvekili çıkarmak, 17-25 Aralık yolsuzluk dosyaları gibi baskılardan da en azından önemli bir süre kurtulmak demekti. Meydanlara çıkarak 400 milletvekili istemesi de bundan kaynaklanıyordu. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyenler kazandı ve bu heves Erdoğan’ın kursağında kaldı. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 27 Mart 1994 yerel seçimleri, kendisini devletin en zirve noktasına taşıyacak yolculuğunun önemli ilk basamağıydı. 21 yıl sonra, 2015 seçimleri ise artık bu gidişe bir fren koyan bir seçimdir.
– Bu seçimler sadece AKP ve Erdoğan’a bir tokat değildir, aynı zamanda onların kendilerine dayanak yaptıkları 12 Eylül askeri darbesinin barajına da bir tokattır. Hatırlanacağı gibi, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra seçim barajı 10 Haziran 1983 tarihli 2839 sayılı kanunla yüzde 10 seviyesine getirilmişti. AKP kurmayları, barajı kaldırmamakla eleştirilirken ‘barajı biz getirmedik’ diyerek topu taca atıyorlardı. Hatta bu yazı yazılmadan kısa bir süre önce seçim sonuçlarına dair, “Bu tabloyu hak etmedik. Millete hizmetten başka bir şey yapmadık” diyen AKP’nin Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, kandil gecesi barajı HDP’ye karşı şu sözlerle savunmuştu: “Bu mübarek Beraat Kandili gecesinde bu memleket için yapılacak en hayırlı dua, HDP’nin baraj altı kalması ve koalisyon gelmemesidir.” Onu, bu bedduasının sonuçları ile baş başa bırakırken, artık darbe yasalarına dayanarak, hak ettiğinden çok daha fazla milletvekili alma hesabının halk tarafından çöp tenekesine atıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Halk, artık yasa desteği ile milletvekili hırsızlığına dur demiştir.
– AKP, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölge illerinde çok büyük oy kaybına uğradı. Bunda diğer başka birçok etkenle birlikte, Diyarbakır’da seçime iki gün kala HDP mitingi sırasında patlatılan bombalara karşı oluşan tepkiyi de görmek gerekiyor. O bombalarla Diyarbakır’ı sokağa dökerek seçimlerde HDP’yi tartışmalı bir parti haline sokma hesabı yapanların bu hesabı, halkın ve HDP’nin sağduyusu ile suya düşmüştür.
– Bu seçim, AKP açısından yüzde 10 barajı ve devasa devlet imkanlarıyla yapılan bir seçim kampanyasına rağmen, artık sonun başlangıcıdır diyebiliriz. Tek başına iktidar dönemi sona eren AKP’yi bundan sonra nasıl bir sürecin beklediği başka bir dizi etkene de bağlı. Kısa bir süre sonra bunu daha net görebileceğiz.
– Bu seçimler, Türkiye’de bir dönemdir oy tercihlerini devam ettiren halk kesimleri açısından da bir değişimin işaretini vermiştir. Nasıl ki, 2001 krizinin ardından gerçekleşen 2002 seçimleri o ana kadarki siyasi tabloyu yerle bir etmişse, bu seçimde de, daha önce AKP ve CHP’ye oy vermiş seçmenlerden hatırı sayılır bir kesimi barajı aşması için HDP’ye oy vermiştir.
– Sırrı Süreyya Önder’in seçimlerin sonuçları belli olduktan sonra yaptığı açıklamada “Aldığımız oyda emanet oylar olduğunu iyi biliyoruz. Onları mahçup etmeyeceğiz. Bunun hakkını vereceğiz” sözleri bu açıdan önemlidir. Hem bir tevazu örneğidir, hem de HDP’nin önümüzdeki dönemine dair yönelimleri konusundaki sorumluluklara işaret etmektedir.
– CHP açısından ise bir başarıdan söz etmek mümkün gözükmüyor. AKP’deki gerilemeyi de dikkate aldığımızda, halkın arayışlarını CHP’de birleştirmediğini görüyoruz.
– Bu seçimlerde HDP ile EMEP ittifak yaptı. Halkevlerinin de arasında olduğu bazı örgütler HDP’yi destekleyeceğini açıkladı. Birleşik Haziran Hareketi içindeki bazı kesimler HDP’ye desteklerini açıkladılar. Bu açıdan bu güçlerin her biri ortak bir zafere imza atmışlardır. Şimdi soru şudur: Halk kesimlerinin ‘Böyle gidersen sana güveniyorum’ mesajı verdiği HDP ve bu seçimde birlikte hareket eden tüm güçler, bu mesajın gereğini yapacak mıdır?
– Bu seçimlerin sonuçları sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor. HDP’ye destek için Türkiye’ye gelmiş olan ve HDP’nin Antakya mitinginde de bir konuşma da yapan Tunus Halk Cephesi Sözcüsü ve Tunus Emekçileri Partisi Genel Sekreteri Hamma Hammami’ye 7 Haziran seçimlerine dair görüşlerini sorduğumda şu yanıtı vermişti: “Türkiye’de ilerici ve demokratik güçlerin kazanımları sadece Türkiye halklarının kazanımı anlamına gelmiyor, bölgedeki bütün halkların kazanımları anlamına geliyor.”
Dolayısıyla bu seçim, Türkiye’yi yalnız IŞİD ile komşu ülke durumuna düşüren bir iktidara da ‘dur’ demek anlamına geliyor. Bu açıdan bölge halklarının da çıkarına bir sonuçtur.
Fatih POLAT
Evrensel Gazetesi

Paylaş: