Devletin Yürüttüğü Kirli Savaşa Teslim Olmayacağız!

Devletin Yürüttüğü Kirli Savaşa Teslim Olmayacağız!

FAŞİST TERÖRE KARŞI HALKLARIN DEMOKRASİ, BARIŞ

VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ YÜKSELTELİM!

 Ağustos ayından bu yana Kürdistan’ın birçok il ve ilçesinde ilan edilmemiş bir savaş hali yaşanıyor. İlan edilen sokağa çıkma yasakları eşliğinde ilçeler devlet güçleri tarafından kuşatılıp bombalanıyor. Yüz binlerce insan günlerce en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamıyor; çocuk, genç, yaşlı demeden sivil insanlar katlediliyor. İşgal ordusu zihniyetiyle girilen yerleşim yerlerinde duvarlara yazılan yazılarla Kürt halkı aşağılanıyor.

Halkımıza karşı yürütülen bu kirli savaş AKP-Erdoğan iktidarı tarafından ‘kamu düzeni’ olarak adlandırılıyor ve halka karşı yürütülen bu faşist terörün devam edeceğine yönelik açıklamalar yapılıyor. Daha dün Diyarbakır’ın Sur ilçesinde günlerdir süren ve Sur’un bütün tarihi-kültürel değerlerini de tahrip eden sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek için sokağa çıkan insanlara yönelik saldırılarda iki genç katledildi. Cizre ve Silopi’de bütün öğretmenler “hizmet içi eğitim” bahanesiyle ilçelerden çıkarılıp okullar boşaltıldıktan sonra sokağa çıkma yasakları ilan edildi; sağlıkçılara yönelik nöbetler 1 haftalık zorunlu nöbetlere çevrildi. Sur, Cizre, Silopi, Derik ilçelerinde polis ablukasının yanı sıra jandarma birlikleri ve zırhlı araç sevkıyatı yapılarak halka karşı topyekûn bir saldırının hazırlığı yapılıyor.

Açıktır ki, AKP-Erdoğan iktidarının “terör ve bölücülükle mücadele adı altında ısrarla sürdürdüğü bu kirli savaş politikaları ülkeyi fiilen ikiye bölünme noktasına getirmiştir. AKP-Erdoğan iktidarı, bu kirli savaş uygulamalarının üstünü örtmek için uzunca bir süredir “hendek” tartışması yapmakta, gençlerin saldırılardan kendilerini korumak için açtıkları hendekleri sorunun nedeni olarak göstermektedir. Oysa Öcalan’la müzakere masası devrilmeden, Kürdistan’da sınırın içinde ve ötesinde hava operasyonları yapılmadan, halka karşı askeri ve siyasi operasyonlar gerçekleştirilmeden önce hendekler yoktu. Hendekler, devletin kirli savaş politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve onları ortadan kaldırmanın yolu; çift taraflı ateşkesin ilan edilmesi, Öcalan’a yönelik tecridin sona erdirilip müzakere sürecinin yeniden başlatılması ve halkımızın ulusal-demokratik taleplerini esas alan bir çözümden geçmektedir.

AKP-Erdoğan iktidarı halkımıza tek çözüm yolu olarak teslimiyeti dayatmaktadır. Bugün ülkeyi yönetenler 30 yıldır sürdürülen özel savaş politikalarının halkımızın özgürlük mücadelesini engelleyemediğini ve sorunu derinleştirmekten başka bir sonuca yol açmadığını unutmuşa benzemektedir.

Emek Partisi Kürdistan Örgütü olarak, dayatılan kirli savaş ve teslimiyet politikalarına karşı bugüne kadar her türlü bedeli ödeyerek mücadeleyi sürdüren bütün halk güçlerini demokratik direnişi büyütmeye çağırıyoruz. Türkiye’nin bütün emek, barış ve demokrasi güçlerini bu kirli savaşa karşı sesini yükseltmeye; demokratik barışçıl çözüm için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

 

Emek Partisi

Kürdistan Örgütü

Paylaş: