Diktatörler Ne Yapar?

Diktatörler Ne Yapar?

Adolf Hitler; milliyetçi, ırkçı ve faşist Nazi partisi lideri. “Führer“(Lider) ve “Reis“! 1932’de Cumhurbaşkanı oldu. Alman milliyetçi ve muhafazakarlarını etrafında toplamaya girişti. 1933 -1945 dönemi Alman diktatörü. Devlet Başkanı ve Baş Komutan! Yahudi soykırımı en önemli icraatı. Sosyal demokratlar ve papazlar dahil kendisine karşı olan herkese karşı kasap politikası izledi. İçeride kontrölü tümüyle ele aldıktan sonra dışarıya yöneldi. Doğu Avrupa’da giriştiği işgallerle dünyayı İkinci Büyük Savaş’a sürükleyerek 52 milyon insanın ölümüne, 70 milyona yakın kişinin sakat kalmasına yol açtı. Sovyetler Birliği’ni işgale girişen ordularının yenilgisi ve Kızıl Ordu’nun Berlin’e dek ilerlemesi üzerine, intihar ederek yaşamına son verdi.

Benito Amilcare A. Mussolini, İtalyan Ulusal Faşist Parti lideri, 1922-1943 dönemi Başbakanı, 1943-45 dönemi Devlet Başkanı. Nazi Diktatörü Hitler’in “savaş ortağı“ ve faşizmin en önemli liderlerinden biri, “Duce“! Ülkenin tüm problemlerini çözmeyi vadederek sağ-muhafazakar, milliyetçi ve anti-komünist tüm kesimleri etrafında toplamaya girişti, “Kahrolsun Sermaye!“ sloganları atmaktan dahi geri durmadı. İtalyan ırkçı-fasistlerinin yanısıra iktidarının ilk yıllarında liberallerin desteğini de alan Mussolini, iktidarını pekiştirince, tüm muhaliflere karşı katliam politikası izledi. İtalya’yı tam bir polis devleti haline getirdi. Yürütmenin başı ve Başkomutandı! Yasaları buna uygun yeniden düzenlettirdi. Roma İmparatorluğu’nun kudretli-ihtişamlı dönemine geri dönüleceğini vaat ediyordu. Arnavutluk, Libya, Habeşistan işgalleriyle ve Hitlerle birlikte Berlin-Roma Mihver’ini kurarak İkinci Dünya Savaşı’nın faşist kamp cephesinde yer aldı. Halkın nefret ettiği faşist lider, faşist kampın yenilgi sürecinde, 25 Nisan 1945’te, İtalyan komünist ve yurtsever partizanlar tarafından kurşuna dizilerek öldürüldü.

Francisco Franco, 1939-1975 dönemi İspanya diktatörü. Irkçı ve faşist. Sloganı,”Birleşik, büyük ve özgür İspanya!” idi. (1936-39)İspanya İç Savaşı’nın, Nazi ve İtalyan faşist devletlerinin yardımıyla işçi ve emekçilerin aleyhine yenilgiyle sonuçlanması üzerine kurduğu askeri faşist diktatörlük altında on binlerce İspanyol yurtseveri, ilericisi, devrimci ve komünisti katledildi, zindanlara tıkıldı, sakat bırakıldı. Ülke kan gölüne çevrildi. Ekonomik yıkım altında inleyen halk kitleleri işsizlik, açlık ve yoksullukla boğuştular. İkinci Dünya Savaşı’nda faşist kampı destekledi. Dışarıda sömürgelere, içeride farklı etnik kökenlerden halka karşı ırkçı-inkarcı saldırı politikaları izledi. Savaş sonrası dönemde Amerikan emperyalizminin politikalarına bağlandı. 20 Kasım 1975 tarihinde 82 yaşında ölmesiyle Franco dönemi sona erdi.

Augusto Jose R. Pinochet, 1973-1998 dönemi Şili faşist diktatörü. 11 Eylül 1973’te ABD destekli bir askeri darbeyle Şili Devlet Başkanı Salvador Allende’nin hükümetini deviren askeri cuntanın başkanı ve başkomutan! 1974’te, eski anayasayı yürürlükten kaldıran cunta yönetimi, ardından tüm yetkilerin Pinochet’e devrini sağladı. Şili’yi kan deryasına çeviren yönetimin tek karar vericisi oldu! Devletin “başı“ idi! Yönetimi altında binlerce insan katledildi, yüz binlerce kişi işkenceli sorgulardan geçirildi, 130 bin kişi tutuklandı, binlercesi gözaltında kaybedildi, binlercesi sürgün edildi. Ülke ekonomisi uluslararası tekellerin talanına açıldı. Dış borç yükü yıldan yıla katlandı; işsizlik, açlık ve yoksulluk artarken grev ve direnişler yasaklandı. Koyu baskı koşullarına karşın halkın direnişiyle sarsılan iktidarını sürdürmek için sıkıyönetimler ilan etti. Kendisini “ömür boyu senatör“ yapan yasa çıkardı. Ancak büyüyen halk muhalefetiyle iktidarı giderek sarsılıyordu. Londra’da olduğu bir sırada İspanya mahkemelerinin suçduyurusuyla tutuklandı. Hastalığı ve yaşlılığı gerekçesiyle Şili’ye dönmesine izin verildi. 10 Aralık 2006’da, ev hapsinde tutulurken 91 yaşında kalp krizi geçirerek öldü.

J. Rafael Videla Redondo, 1976-1981 dönemi Arjantin Devlet Başkanı ve “başkomutan“. Bütün yasama yetkilerini elinde toplayan, muhaliflerini ölü ve diri olarak helikopterlerden denize attırmakla, öldürttüğü devrimci gerilaların çocuklarını kaçırıp izini kaybettirmekle ünlü diktatör! İşçilerin, emekçilerin, ilerici ve devrimcilerin, işçi ve kamu emekçileri sendikalarının, muhalif politik partilerin azılı düşmanı. On binlerce insanı zindanlara kapatan ve binlercesini katlettiren cunta başı. Amerikan emperyalizminin uşağı ve sermaye tekellerinin emireriydi. 1985’te yargılanıp ömürboyu hapse mahkum edildi! 1990’da çıkarılan bir aftan yararlanıp dışarı çıktı. Arjantin tarihinin en lekeli dönemine imza atan bir katil olarak tanındı.

Ferdinand E. E. Marcos; 1965-1986 dönemi Filipinler devlet başkanı ve diktatörü. Amerikan emperyalizmi desteğindeki diktatörlüğü altında halk inim inim inlerken, kamu mallarının yağmalanması ve yolsuzluklar yönetimin markası oldu. Kamu işletmelerinin yönetimine akrabalarını yüksek maaşlarla dolduran, büyük yolsuzluklara imza atan, milyarlarca doları aile ve akraba çetelerinin kasalarına aktaran Marcos, ülkeyi sıkıyönetimlerle, ve yoğun baskı ortamında yönettikten sonra, gelişen muhalefet sonucu kaçarak Hawai’ye sığındı.

Anastasio Somoza Debayle; 1967-1979 döneminde Nikaragua devlet başkanı; ABD’nin iş birlikçisi olup, halk direnişi sonrasında ülkesinden kaçtığında ABD’ye kabul edilmeyen diktatörlerden biri. Praguay’a sığındı ve oradayken, Devrimci Halk Ordusu adlı Arjantinli örgüt üyeleri tarafından öldürüldü.

Muhammed Rıza Şah Pehlevi; 1941-1979 dönemi İran Şahı. Amerikancı diktatör. Şehinşah (Kralların Kralı) ve Sayeh-eh-Hodah (Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi). İran’ı küresel güç yapma iddiasındaydı. Koyu baskıya ve işkenceleriyle ünlü istihbarat örgütü Savak’ın gerçekleştirdiği katliamlara dayanan iktidarı, artan muhalefet sonucu sürdürülemez duruma geldi. 1979’da patlak veren büyük kitle ayaklanmasının sonucu İran’ı terketmek zorunda kaldı. ABD, sığınmasını kabul etmedi. Mısır’a sığındı ve orada 1980’de öldü. İran’da hakkında idam cezası verilmişti.

***

2017’deyiz. Türkiye’nin bir diktatöre ihtiyacı var mı? Tarihten ders alınacaksa, olmaması gerekir; HAYIR!

A. Cihan SOYLU-Evrensel Gazetesi

Paylaş: