Erdoğan’ın, Merkez Bankasına Her Müdahalesi ve Faiz İndirimi Dayatması, Halk Cebindeki Parayı Eritirken Sofrasındaki Ekmeği de Biraz Daha Küçültüyor.

Erdoğan’ın, Merkez Bankasına Her Müdahalesi ve Faiz İndirimi Dayatması, Halk Cebindeki Parayı Eritirken Sofrasındaki Ekmeği de Biraz Daha Küçültüyor.

AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyguladığı politikalarla işçi emekçi halk kitleleri her gün yeni bir krize uyanıyor.

Erdoğan’ın istediği faiz indiriminde ayak sürüyen Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasına alışmıştık, şimdi ikisi başkan yardımcısı, biride Para Piyasaları Kurulu üyesi olmak üzere 3 kişi daha görevden alındı ve yerlerine yenileri atandı.

Elbette işçilerin, emekçilerin, halkın ve ülkenin birikimlerini yutan faiz savunulası değil. Elbette Merkez Bankasının sermaye kesimi lehine bağımsızlığı, dokunulmaz kılınması kutsanası değildir. Lakin ülkeyi sanayide, tarımda dışa bağımlı kılan, finansal olarak göbekten yabancı sermayeye bağlayan, İktidar politikalarını görmezden gelip “ne eylerse reis eyler” anlayışının da bedeli ağır oluyor ve olacaktır.

TÜRK LİRASI, DOLAR KARŞISINDA GÜNEŞ ALTINDAKİ BUZ GİBİ ERİMEKTEDİR.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Şahap Kavcıoğlu’nu Merkez Bankası olarak atadığı 20 Mart’tan bu yana dolar 2 TL yükseldi. Erdoğan iktidarının Merkez Bankasına her müdahalesi sonrası, dolar düşmek bir yana daha da artmaktadır. Geçiş garantili köprü, tünel ve otoyolları, uçuş garantili havaalanları, yatış garantili şehir hastaneleri vb projelere dolar üzerinden verilen taahhütler nedeniyle inşaat şirketlerinin kasalarına para akarken işçinin, emekçinin, emeklinin, üretici köylünün cebindeki para uçup gitmektedir. 

2021 yılında asgari ücrete yapılan yüzde 21.5’lik zam, dolar kurundaki yüzde 26’lık artış karşısında erimekle kalmadı, buhar olup uçtu. Maaşını dolarla almayan işçi emekçilerin cebindeki para yüzde 26 azaldı.

Üretici köylüler tarım girdileri olan mazotu, gübreyi, ilacı, yemi dolar kurundaki artış nedeniyle pahalıya alırken mahsulü ise ucuza sattı. Devlet, döviz cinsinden borçlandığı için halktan toplanan vergiler eğitime, sağlığa, tarıma değil borç faizlerine gitmektedir. İşçinin emekçinin cebinden çıkan para, oluk oluk tekellerin kasasına akarken, kazanan sermaye olmaktadır. Tüm bu gelişmeler enflasyonu artıracak ve yükselen gıda fiyatları yine işçiyi emekçiyi vurmaktadır.

Yoksulluğu bitirmeye geldiğini söyleyen AKP’nin uyguladığı politikalar nedeniyle azalmak bir yana yoksulluk ve yoksullar artacaktır. Erdoğan iktidarı eliyle hepimiz fakirleşiyoruz! Ve ne yazık ki iktidar etrafındaki bir avuç sermaye çevresi için Merkez Bankasında yapılan müdahale fakirliğin daha da derinleşmesine yol açıyor.

BİRLEŞİP MÜCADELE ETMEZSEK EMEK UCUZ, EKMEK PAHALI OLACAKTIR

Dış borç miktarı her geçen gün yükseliyor, Merkez bankası eksi 40-50 milyar dolar açık veriyor. AKP iktidarı tefecilerden borç alır duruma geldi. Bu durumda; bağımlılık ilişkileri artmaktadır.

Halkımıza sesleniyoruz; merkez bankasındaki bu değişiklik doları aşağı çekerek cebimizde eriyen paranın pula dönüşmesini durdurur mu? Hayır. Gelişmeler doların yükselişini durdurmak bir yana daha da artacağını göstermektedir. Ayrıca bu değişikliğin, enflasyonu aşağı çekemeyeceği de açıktır. Çünkü artan dolar kuruna bağlı olarak iğneden ipliğe, domatesten ekmeğe, akaryakıttan gübreye, elektrikten doğalgaza her şeyin fiyatı artmaya devam edecek ve alım gücü düşecektir.

Ülkeyi sermaye işbirlikçisi iktidarlar yönettiği sürece; emek ucuz ekmek pahalı olacaktır. Denetim kalkarken yolsuzluk artacaktır. Demokrasi göstermelik, baskı ve yasak çok olacaktır. Halkımıza çağrımızdır; kimsenin gündüzleri işsiz gezmediği, geceleri aç yatağa girmediği, demokratik ve bağımsız bir Türkiye için birleşelim, mücadele edelim.

Sedat Başkavak

Genel Başkan Yardımcısı

Paylaş: