HDP-EMEP İttifakı ve ‘İttifak Hukuku’ Üzerine!

HDP-EMEP İttifakı ve ‘İttifak Hukuku’ Üzerine!

Levent Tüzel’in bakanlık teklifini kabul etmemesi üzerine sosyal medyada sürdürülen tartışmalara bakılırsa, HDP ve EMEP arasında adeta bir çatışma-savaş yaşanıyor. Açıktır ki, bu tarz tartışmalar demokrasi ve barış mücadelesinde birlikte yürüyen ve seçimlerde ittifak yapan iki partinin ortak mücadele zeminine zarar veriyor.

Aslında olan şudur: Hükümette yer alma konusuna iki ittifak partisi farklı yaklaşmaktadır. ‘Radikal demokrat’ HDP, saldırı-savaş hükümetinde yer almayı bir mücadele konusu-alanı görmektedir. Marksist EMEP, burjuva düzenin teşhiri için bir mücadele alanı olan parlamentodan farklı olarak, burjuva gericiliğin-saldırganlığın ‘yürütme komitesi’ olduğu için hükümette yer alınamayacağını düşünmektedir.

Yaşanan sorunun nedeni, hükümette yer alma konusunda karar verilirken bu ayrımı göz önünde bulunduran bir işleyişin olmamasıdır. HDP’nin karar organları hükümette yer alma kararını verirken ittifak partisi EMEP’in ya da vekilinin görüşünü almamıştır. HDP tarafından yapılan 78 vekilin bakan olabileceği açıklamasından sonra ise EMEP, bakanlık konusundaki görüşlerini ve öneri gelmesi halinde kendi vekilinin bakan olmayacağını HDP’nin yetkili kurullarıyla paylaşmayarak bugünkü sorunlu tablonun ortaya çıkmasında rol oynamıştır.

Bu sorunun ortaya çıkmasından sonra EMEP ve Tüzel, ortaya çıkan sorunun ittifak politikasında bir değişikliğe yol açmayacağını, yıllardır sürdürülen ortak mücadele çizgisinin devam edeceğini açıkladı. Ardından HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Tüzel’in tutumunun partisi EMEP’in politik çizgisi doğrultusunda alınmış bir karar olduğunu ve bunu demokratik bir hak olarak gördüklerini söyledi.

İşte tam da iki taraftan sorunu çözmeye yönelik karşılıklı bir tutum ortaya çıkmışken HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’tan “ittifak hukuku” ile ilgili açıklama geldi. Demirtaş, “EMEP-Tüzel, ittifak hukukuna aykırı davrandı” demektedir. Demirtaş’ın konuyu yeniden kamuoyu önünde tartışmaya açmasının sorunlu olması bir tarafa, yapılan değerlendirme ittifak hukukunu ele alış biçimi bakımından da problemlidir.

7 Haziran seçimlerinden önce HDP ve EMEP’in ittifak yaptığı bütün kamuoyuna duyurulmuştu. Seçimlerden sonra mecliste oluşan özel denge ve HDP’nin beklentisi doğrultusunda Tüzel, HDP grubunda yer almaya devam etmiştir. Ortada bir ittifak olduğu kabul edildiğine göre, hükümette yer alma gibi önemli bir konuda karar alınırken herhalde ilk yapılması gereken, ittifak partisine-vekiline görüşünün sorulmasıdır. Bu yapılmadan EMEP’in, HDP’nin aldığı karardan farklı bir tutum belirlemesinin ittifak hukukuna aykırı olarak nitelenemeyeceği açıktır. Çünkü en basit ifadeyle ittifak, uzlaşılan talep-konularda ortak mücadeleye dayanır ve bu durum ittifak halindeki partilerin yine çeşitli sorunlara-konulara yaklaşımındaki ayrımları ortadan kaldırmaz. Bu nedenle bir partinin ittifak halinde olduğu partiyi de doğrudan etkileyecek bir konuda, ittifak partisiyle görüşmeden karar alması ve ardından bu karara uymasını beklemesi, “ittifak hukuku” değil, kendi kararına tabi kılma yaklaşımıdır. Biz bu yaklaşımın özellikle iktidarın halklara savaş açtığı koşullarda girdiğimiz bir seçim sürecinde ittifakları genişletmeye ve ortak mücadeleyi büyütmeye hizmet etmediğini/etmeyeceğini düşünüyoruz.

Bugün ittifakı tartışılan partiler, savaş hükümetine karşı halkların Barış Blokunun oluşturulmasında ve en geniş kesimlerin bu blokta birleşmesinde ortak çaba harcayan partilerdir. Barış Blokunun eş sözcülerinin bu iki partinin genel başkan yardımcıları (Gençay Gürsoy ve Nuray Sancar) olması bile, bu partiler arasındaki ittifak hukukunun doğru ele alınması ve ilişkilerde ortak mücadeleyi gözeten bir yaklaşımın geliştirilmesi gerekliliğini anlamak-anlatmak için yeterlidir. Bugünün ihtiyacı, gericiliğin halklara, işçi-emekçilere açtığı savaşa karşı en geniş halk kesimlerini barış ve demokrasi cephesinde birleştirmek ve seçimlere bu cepheyle gitmek ise -ki öyledir- dikkat ve çabanın buraya yöneltilmesi gerekmektedir. Bugün sürdürülen özensiz tartışmaların ise buna hizmet etmediği açıktır.

 

Yusuf KARATAŞ

Evrensel Gazetesi

Paylaş: