Kürdistan Örgütü 7’inci Konferansı Sonuç Deklarasyonu

Kürdistan Örgütü 7’inci Konferansı Sonuç Deklarasyonu

EMEK PARTİSİ KÜRDİSTAN ÖRGÜTÜ 7’İNCİ KONFERANSI SONUÇ DEKLARASYONU

* Kobanê ve Rojava’nın kurtuluş mücadelesini ve halkımızın büyük direnişini selamlayan Kürdistan Örgütümüz, önümüzdeki süreçte Rojava’nın demokratik, halkçı, kantonal özerkliğine yönelecek her türlü emperyalist ve gerici hesaplara karşı çıkacağını, mücadele edeceğini yüksek sesle ilan eder. Örgütümüz, Rojava devriminin kazanımlarını ve Kobanê direnişini başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm insanlığın geleceği için önemli bir mevzi olarak kabul eder ve bu vesileyle 7. Kürdistan Konferansımızı Kobanê’de direnen halklarımıza atfeder. Kobanê direnişi ve Kobanê halkıyla dayanışmanın öncelikli bir ihtiyacı olarak yardım kampanyalarının bütün bölge illerinde yeniden yürütülmesinin örgütlenmesi çalışmasını yürütür.

· Dersim katliamının 77’nci yıldönümüne denk düşen ve Dersim’de gerçekleştirdiğimiz Konferansımız; AKP Hükümetinin devletin kara siciline kazınmış Dersim katliamı ve diğer bütün tarihsel suçlardan aklanmak için ‘özür’ kavramının içini boşaltarak yaptığı manevralara karşı çıkar. Gerçekten bir tarihsel yüzleşmenin bugün halkların eşitliği ve kardeşliğine dayanan politikalardan geçtiğini, devletin kurumsal olarak özür dilemesinin faili olunmuş tarihsel yıkımların, işlenmiş suçların maddi-manevi bütün sonuçlarının tazmininden ve en önemlisi de ‘tek dil-tek millet-tek din’ şeklindeki ‘kurucu’ politikanın terk edilmesinden geçtiğini bir kez daha vurgular…

· AKP Hükümetinin başından bu yana çözümden çok tasfiyeyi hedeflediği ve eşit koşullarda bir müzakereye bile asla yanaşmadığı, sadece ‘çatışmasızlık’ parantezine sıkıştırdığı ‘çözüm süreci’nde yaşanan derin krize dikkat çeken Konferansımız; sürecin eski profilde yürütülemeyeceğine, devletin Kürt halkının taleplerine somut yanıtlar vermesinin zorunluluğuna, çözümün çatışmasızlık olmadığına ama yine de çatışmasızlık durumunun devam ettirilmesinin halkların demokratik mücadelesinin yararına olduğuna dikkat çeker, sürecin AKP’nin seçim hesaplarına dönük istismarının dayanağı yapılmasına karşı halkların ortak mücadelesinin önemini bir kez vurgular.

· Emperyalist güçlerin yönlendirmesiyle yanına Katar ve S. Arabistan’ı alan AKP Hükümeti’nin yürütücülüğünü yaptığı Suriye’ye müdahale politikasının önemli sonuçlarından biri de milyonlarca Suriyelinin başka ülkelere sığınması olmuştur. Başta Antep, Urfa ve Maraş gibi iller olmak üzere Kürdistan’ın çeşitli kentleri, en çok göçü alan kentler olmuştur. Müdahale politikalarına dayanak oluşturmak için başta Suriyeli göçünü teşvik eden AKP Hükümeti, bugün bu Suriyeli sığınmacıları kendi kaderine terk etmiş durumdadır. Suriyelilerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ve kiraların artması gibi sorunlar yerli işçi ve emekçilerin hayatını da aynı şekilde olumsuz etkilemekte, işsizliğin artması, kiraların yükselmesi vb. sorunların sorumlusunun Suriyeli sığınmacılar olarak görülmesi eğilimini de güçlendirmektedir. Kimi ırkçı ve gerici kesimlerin de kışkırtmasıyla Antep, Maraş, Urfa gibi illerde linçlere ve Suriyelileri mahallelerden sürmeye kadar varan saldırılar yaşanmıştır. Bu temelde:
Kürdistan Konferansımız, başta bu iller olmak üzere tüm Bölge düzeyinde Suriyeli işçi ve işsizlerin sorunlarının çözümü, çalışma hakkı, oturum hakkı, barınma ve beslenme gibi en temel ihtiyaçlarının güvenceye alınması, ucuz, güvencesiz ve kölelik koşullarında çalıştırılmanın önlenmesi gibi talepler için mücadele eder. İşçi sınıfı içinde ırkçığın ve gericiliğin etkilerine karşı mücadeleyi, işçi sınıfının birliği ve enternasyonal mücadelesinin güncel bir görevi olarak görür.

· AKP Hükümeti, çatışmasızlık süreciyle birlikte, “Bölge’nin Çinleştirilmesi” söylemi eşliğinde, başta tekstil olmak üzere özellikle emek yoğun sektörlerin Kürdistan kentlerine taşınmasını özellikle teşvik etmektedir. Özellikle AKP’nin ‘Orta Vadeli Program’ına bağlı olarak Kürdistan’ın madenlerinin ve su kaynaklarının sermayenin talanına açılması, doğal yaşamın tahribiyle birlikte yeni işçi cinayetlerinin ve kölece çalışma koşullarının önünü açacaktır. Örgütümüz, Kürdistan’ın yer altı ve yerüstü kaynaklarının sermayenin talanına açılması ve yoğun-örgütsüz emek sömürüsü karşısında işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlenmesi mücadelesinin önümüzdeki süreçte daha da güç kazanacağını tespit eder. Bu temelde sermayenin talan ve sömürü politikalarına karşı örgütlerimizin dikkat ve mücadelesini sınıfın fiili, sendikal ve politik mücadelesinin alanında yoğunlaştırması görevine dikkat çeker.

· Kadim Kürdistan coğrafyasının büyük tekellerle işbirliği halindeki AKP Hükümeti’nce talana açılması, HES’lerle, madencilik projeleriyle doğal ve tarihsel değerlerin gasp edilmesinin, halen bölgedeki siyasal muhalefetin konusu olamadığına dikkat çeken Konferansımız; meselenin sadece basit bir “çevremize sahip çıkma” meselesi olmadığını, insanın yaşam alanları da dahil, bütün bir hayatın savunulması olduğunu ve hiç olmadığı ölçüde siyasal ve sınıfsal bir nitelik arzettiğini, mücadelemizin en temel unsurlarından biri olduğunu karar altına alır. Yeni bir siyasal mücadele unsuru olarak yeni mücadele dinamiklerinin siyasal sürece katılmasını koşullayan bu alana dair özel örgüt biçimleri de dahil olmak üzere farklı arayışlara girilmesi zorunludur; Örgütümüz, değişik biçim ve boyutlarıyla Türkiye’nin diğer bölgelerindeki bu türden hareket ve platformlarla ilişkilenmeyi, uluslar arası demokratik çevre ve mekanizmalar da dahil her ölçekte kamuoyu oluşturmak ve halkı harekete geçirmeyi temel bir görev olarak kabul eder.

· Kürdistan coğrafyasında çatışmalı süreçte zorunlu göç politikası ile köylerin boşaltılması, yayla yasakları ve meraların talanıyla hayvancılığın engellenmesi üretici köylülüğü yıkıma uğratmıştır. Bu politikaların mağduru geniş emekçi kesimler geçimlerini sağlamak üzere mevsimlik tarım işçiliğine zorlanmış; insanlık dışı koşullarda güvencesiz ve düşük ücretle çalışmak zorunda kalmıştır.
Kürdistan örgütümüz, tarımdaki yıkım politikalarına karşı üretici köylülerin sendikal örgütlenmesi ve mücadelesinin ilerletilmesi görevinin altını çizer.

*Konferansımız, mevsimlik tarım işçilerinin iş kanunu kapsamına alınarak güvenceli çalıştırılmasını ve sendikal örgütlenmesini de kapsamak üzere, başta tarım işçilerinin en yoğun olduğu iller olmak üzere, bölge düzeyinde bir çalışmanın örgütlenmesinin önemine vurgu yapar.
Ayrıca, bölgede topraksız ve yoksul köylülüğün talepleri doğrultusunda, büyük toprak sahiplerinin elinde tuttuğu toprakların, mayınlı arazilerin ve hazine arazilerinin kapsamlı bir toprak reformuyla yoksul köylülüğe dağıtılması için mücadele etmeyi temel bir görev olarak önüne koyar.

· AKP politikalarıyla daha da alan açılan, IŞİD gericiliğiyle daha da görünür kılınan ‘cihad’çı gericiliğe karşı özgürlükçü bir laik yaşamın savunulmasının daha da yakıcı olduğunun altını çizen Konferansımız; bilim insanlarıyla, aydın, akademisyen, yazar ve sanatçılarla ortak etkinlikler yapmak da dahil, bir araya gelebileceğimiz değişik platformlar oluşturmayı karar altına alır…

· Başta Aleviler olmak üzere değişik dini inanç grupları ve tüm toplum kesimlerinin inanç özgürlüğünün güvencesi olan laisizmin savunulması, bölgeyi kuşatmakta olan cihadçı-mezhepçi gericiliğe ve özel olarak AKP iktidarının hayatın her alanında hakim kılmaya çalıştığı gerici muhafazakarlığa karşı, başta işçi emekçiler, üniversiteler ve eğitim alanlarında olmak üzere, daha zengin ve yaygın bir propagandanın örgütlenmesi görevi, Konferansımızın altını önemle çizdiği bir sorumluluktur.

· Halkımızın ulusal hak talepleri ekseninde savunulabilecek ‘ulusal birliğin’, gerçekte çelişkili bir birlik olduğunu ve sosyal-sınıfsal hak mücadeleleri açısından çoğu zaman baskılayıcı bir rol oynayabileceğine dikkat çeken Örgütümüz, kendisini ‘ulusal birlik’le sınırlamayacağını, sosyal-sınıfsal mücadelenin hiçbir gerekçeyle ertelenemez, ötelenemez önemde olduğunu bir kez daha vurgular…

· Kadın kitleleri içerisindeki çalışmamıza dair özgün yayınlar, örneğin ‘ekmek ve gül grupları’, kadınların bağımsız hareketini güçlendirmenin aracı olarak dernekler gibi özgün örgütlülüklerin, önümüzdeki dönem bölge düzeyinde tüm örgütlerimizin gündemi olmasını karar altına alır.

· Kültür-sanat alanına dair gençliğin özel ilgi ve duyarlılığı gerçeğinden de hareketle, özgün ve kurumsal faaliyetler örgütlemek, sanat odaları vb. örneklerin yanı sıra, örneğin Antep’teki kültür-sanat çalışmasının ortaya çıkardığı potansiyeli ve olanakları da gözeterek, benzer örneklerin bölgede yaygınlaşması için özel bir planlama ve takibin bölge düzeyinde yapılmasını karar altına alır.

· Kürdistan’daki belli başlı işçi eylemlerinin envanteri niteliği de taşıyacak, Kürdistan işçi hareketinin birikim ve deneyimini tüm parti örgütümüze ve ileri işçi kesimine mal edecek kitap, broşür vb. materyallerin hazırlanmasını karar altına alır.

Paylaş: