Latin Amerika Seminerinde Enternasyonel Mücadele Vurgusu

Latin Amerika Seminerinde Enternasyonel Mücadele Vurgusu

Uluslararası Marksist Leninist Parti ve Örgütler Konferansı (CIPOML) üyesi Latin Amerika partileri, Ekvador’un başkenti Quito’da bir araya gelerek bölge toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya Türkiye’den katılan EMEP, işçi sınıfının mücadelesinin enternasyonal karakterine vurgu yaptı. İspanya Komünist Partisi – ML yöneticisi Raul Marco da, “Hepimiz kardeş halkların mücadelesini desteklemeliyiz” dedi.
Brezilya’dan Brezilya Devrimci Komünist Partisi, Kolombiya’dan Kolombiya Komünist Partisi, Ekvador’dan Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi, Meksika’nın Komünist Partisi ML, Peru’dan Komünist Parti ve Dominik’ten Dominik Komünist Emek Partisi’nin katıldığı bölge toplantısına, Avrupa’dan İspanya Komünist Partisi ML ve Türkiye’den Emek Partisi (EMEP) katıldı. Konferansa katılan delegeler, ülkelerindeki siyasi durum hakkında değerlendirmelerde bulundular. Dünyadaki politik durum üzerinden değerlendirilmelerin yapıldığı konferansta Marksist Leninist partilerin görevleri üzerinde duruldu. Aynı zamanda konferansın sonunda bir deklarasyon yayınlandı. Yayınlanan deklarasyonda dünya halklarının, işçi sınıfının ve gençlerin sorunlarının gerçek çözümünü için sosyalizm ideolojisinin desteklenmesi gerektiği vurgulandı. Deklarasyonda İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik kanlı saldırılarının emperyalizmin oyuncağı Birleşmiş Milletler tarafından sessizce izlendiğine vurgu yapılarak, Filistin halkının kurtuluşunun işçi ve emekçilerin ortak mücadelesiyle olacağı vurgulandı. Konferanstan sonra Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisinin 50. yılı (PCMLE) ve CIPOML’nin 20. yılı büyük bir şenlikle kutlandı.

Konferansta aynı zamanda önümüzdeki dönem tüm Latin Amerika’da ortak yürütülecek kimi çalışmaların kararları alındı:
– CIPOML ve Latin Amerika Bölge Konferansının ortak propaganda materyallerini güçlendirmek,
– Latin Amerika’da insan hakları ihlallerine karşı ortak mücadeleyi güçlendirmek,
– Tüm kıtada artan ve bir çok ülkede ciddi boyutlara ulaşan su sorunu konusunda ortak kampanya yürütmek,
– Partilerin örgütlenmesini güçlendirme konusunda karşılıklı yardım ve birikim aktarımını güçlendirmek,
– Latin Amerika’daki tüm ülkelerinde yeni ilişkiler yaratmak ve yeni örgütlenmelerin var olduğu yerlerde dayanışmanın güçlendirilmesini sağlamak.

RAUL MARCO: CIPOML’Yİ GÜÇLENDİRMELİYİZ
Şenlikte konuşan İspanya Komünist Partisi – ML yöneticisi Raul Marco “Komünistler her zaman, tüm alanlarda birlikte mücadele etmeye hazır olmalıdır. Bugünkü görevlerimizden biri CIPOML’yi güçlendirmek olmalıdır.” dedi. İlkeler olmadan kurulan birliklerin yüzeysel ve geçici olduğunu vurgulayan Marco, enternasyonal mücadelenin önemine vurgu yaparak, “Hepimiz kardeş halkların mücadelesini desteklemeliyiz” dedi.

EMEP: SINIFIN KURTULUŞU ULUSLARARASI HAREKETLE MÜMKÜN
Konferansın bir diğer katılımcılarından olan EMEP, Türkiye’de de devrim ve sosyalizm mücadelesinde bugün en temel sorunun, işçi sınıfının tarihi devrimci rolünü yerine getirmesi için gerekli örgüt ve bilinç düzeyine en asgari düzeyde de olsa sahip olmaması ya da bu alanlardaki zayıflığı olduğuna vurgu yaptı. “İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesi uluslararası bir hareket olarak ortaya çıktı ve gelişti. Bu gün bu mücadelenin uluslararası karakterinin üzerinde yükseldiği temel önceki yüzyıllarda kıyaslanmayacak düzeyde gelişti.” değerlendirmesinde bulunan EMEP temsilcisi, “Bu nedenle işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi bugün her zamankinden daha fazla uluslararası bir hareket olmak zorundadır. CIPOML; “İçinde bulunduğumuz dönem, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin uluslararası birliğinin en somut ifadesidir.” dedi.

LATİN AMERİKA’DA DEVRİMİN SORUNLARI TARTIŞILDI
Geleneksel olarak her yaz düzenlenen Latin Amerika’da devrimin sorunları seminerinin 18.’si, “Uluslararası güncel senaryo ve devrimcilerin görevleri” başlığı altında gerçekleşti. Ev sahipliğini PCMLE ve Demokratik Halk Hareketi’nin (MPD) yaptığı seminere
bu yıl 16 ülkeden toplam 28 örgüt katildi. Seminerin açılış konuşmasını yapan PCMLE Ulusal Sözcüsü Oswaldo Palacios ve MPD baskani Luis Villacis, emperyalizmin dünya’nın her yerinde yoksulluk ve sefalete yol açtığını vurguladı. Yaklaşık 200 ile 300 kişinin 4 gün boyunca sürekli katıldığı seminer toplam 14 oturumdan oluştu ve 30’a yakın tebliğ sunuldu.

PCMLE 50. YILINI BÜYÜK BİR ŞENLİKLE KUTLADI
Öte yandan, Ekvator Marksist Leninist Komünist Partisi 50. kuruluş yılını, CIPOML ise 20. kuruluş yılını kutladı. 1 Ağustos Cuma günü Quito merkezinde Agora konser salonunda yapılan ve yaklaşık 4000 kişinin katıldığı şenliğe gençlerin katılımı oldukça yoğundu. Şenlik boyunca salonda büyük bir coşku hakimdi. Yerel müzik gruplarının katıldığı şenlikte marşlar hep bir ağızdan söylendi. Marksizmi ve Leninizmi savunmasının öneminin öne çıktığı etkinlikte, “Yaşasın proleter enternasyonalizmi” sloganı binler tarafından en çok haykırılan sloganlar arasındaydı.

Emek Partisinin Seminerde sundugu tebligden bölümler
Büyüme hızı düşmekle birlikte Türkiye son bir yılda da büyümeye devam etti. Ancak ekonomik büyümenin daha da düşmesine yolaçacacak etkenlerde gelişti. Veriler Türkiye’nin önümüzdeki yıl son bir yıldaki büyüme hızını gerçekleştiremeyeceğini gösteriyor. Türkiye son yıllarda tarihinin en yüksek büyüme hızlarını göstermesine karşın işçilerin ve diğer emekçi sınıfların yaşam ve çalışma koşullarında kayda değer bir gelişme olmadı. Öte yandan ezilen ve sömürülen sınıfların, baskı altında olan ulusal toplulukların, din ve mezheplerin demokratik talepleri karşılanmadığı gibi, Özellikle 2011 yılından buyana, islamı hükümetin gerici anti-demokratik uygulamaları yoğunlaştı. Geçen yıl beş milyon kişiyi kapsayan ve ülke düzeyinde 25 gün süren halk direnişi bu temelde gelişti. Emperyalizmin ve egemen sınıfların islamı hükümet aracılığıyla sürdürdüğü saldırlara, gerici dış politikasına karşı, acil ekonomik, demokratik sosyal talepler için mücadele sürüyor. İşçilerin sendikalaşma mücadeleleri tüm baskılara karşın gelişerek devam ediyor. Ancak henüz istikrarlı ve gelişen bir özellik kazanmış değil.
ABD emperyalistlerinin stratejik hedefleri doğrultusunda SSCB’nin dağılmasından bu yana bölgede yayılma politikası izleyen Türkiye bütün komşularıma sorunlu bir ülke haline geldi. Türkiye Ortadoğu’da özellikle petrol alanlarında yoğunlaşan emperyalistler ve gerici yerel burjuva gruplar arasındaki çatışmanın girdabına çekildi. Çekilmekten de öte bölgede etkin bir güç olmak isteyen Türkiye bu çatışmaların taraflarından biri haline geldi. Türkiye, Suriye’nin yanısıra Irak’taki yerel sünni islamı gerici silahlı ve terörist grupları Suudi Arabistan, katar gibi ülkelerle birlikte desteklemekte, Bu güçlere silah ve mühimmat dahil her türlü desteği vermekte, onları eğitmekte ve Türkiye’yi onların destek üssü durumuna getirmiş bulunmaktadır. Özellikte Suriye Kürdistanında kurulan özerk Kürt yönetimini bu terörist gerici güçleri kullanarak ezmeye çalışmaktadır. Ülke içinde değişik milliyetlerden, mezheplerden ve dinlerden halk arasında da gerilimlere yol açan bu gerici dış politikaya karşı mücadele ülkemiz komünistlerinin, ilerici demokratik güçlerinin en önemli görevlerinden biridir.
Ortadoğu’da emperyalist devletlerin ve tekellerin yanısıra yerel gerici sınıflar arasındaki çatışmalar keskinleşmekte, birinci dünya Savaşı’ndan sonra başta İngiliz ve Fransız emperyyalistleri olmak üzere emperyalist devletler arasındaki paylaşıma bağlı olarak olüşturulan ülkeler parçalanmakta, emperyalistler ve yerel gerici sınıflar arasında zengin enerji kaynaklarını yeni bir paylaşımı süren mücadele temelinde sınırlar yeniden çizilmektedir. Dinsel mezhepsel farklılıkların yanısıra çözülmelyen ulusal sorunlar kullanılarak Suriye ve Irak örneğinde en çarpıcı bir biçimde de görüldüğü gibi Ortadoğu’da sınırlar yeniden çizilmektedir. Bu yeniden şekilleniş giderek ulusal, mezhepsel, dinsel sorunların demokratik bir çözülmediği türkiyeyide tehdit etmektedir. Bu tehditin nasıl bertaraf edileceği hangi taktiğin izleyeceği sorununda Türkiye gericiliği arasındaki çelişkiler de derinleşmektedir. Egemen sınıflar bu tehditi bertaraf etmek çözülme ve dağılma sürecine Türkiye’nin de kapılmaması için bir yandan saldırılarını sürdürürken diğer yandan da ufak tefek ve sorunları temel yönleriyle çözmeyecek tavizler ve manevralarla bertaraf etmeye çalışmaktadır. Kürt sorununa çözüm süreci Ve PKK ile ateşkes bu temel üzerinde gündeme geldi.
İsrail ortadoğudaki tüm çeşmeleri ve bölgedeki kaostan yararlanarak Filistin’e saldırmaktadırlar, Filistin topraklarında yayılmaya devam etmektedir.
Ortadoğununen eski halklarından biri olan ve birinci dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, İran, Irak ve suriye arasında paylaşılan ve en temel ulusal hakları tanınmayın kürtler, kuzey ıraktansonra Suriye’de deözerk bir yönetim ilan etti. Türkiye ve Arap gerici rejimleri işidi de kullanarak bu yönetimi ezmeye çalışmaktadır.
[…]
İşçi sınıfı bu gün dünya ölçeğinde Ekim devriminin zafere ulaştığı 1917 yılı bir yana emperyalist kapitalist sistemin yeni cephelerden yarıldığı ikinci dünya savaşı sonrasıyla kıyaslanmayacak düzeyde nicel ve nitel olarak gelişti. Ancak bağımsız bir sınıf olarak hareket etme ve bunun temel koşulu olan ML teoriye donanmış kendi partisinde örgütlenme bakımından bu yollarla kıyaslanmayacak düzeyde geri. Modern revizyonizmin geçen yüzyılın ikinci yarısında işçi hareketine egemen olması, sadece sosyalist ülkelerde sosyalizmin yıkılmasına ve kapitalizmin yeniden inşasına yolaçmadı. Yanısıra, işçi hareketini bilinç örgütlenme ve mücadale düzeyi bakımından en geni düzeye çekme çizgisi izleyen modern revizyonizm, liberal, sosyal demokrat tüm biçimleriyle burjuva ideolojisinin ve her türden anti marksist akımın gelişeceği, burjuvazinin tarihin etkili anti-komünist kamyonlarını ve saldırılarını yürütebileceği zemini de hazırladı.
En gerisinden en ilerisine kadar bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de devrim ve sosyalizm mücadelesinin bu gün en temel sorunu, işçi sınıfının tarihi devrimci rolünü yerine getirmesi için gerekli örgüt ve bilinç düzeyine en asgari düzeyde de olsa sahip olmaması ya da bu alanlardaki zayıflığıdır. Ülkeler arasında farklılıklar olmakla birlikte, en başta da İşçi sınıfının ileri ve mücadeleye atılan unsurlarının, işçi hareketine içtenlikle bağlanmak ve komünizm için mücadele etmek isteyen aydınlar ve diğer toplumsal kesimlerden unsurlarda birlikte ML teoriye donanmış sınıf partilerinde örgütlenmemiş olması yada bu doğrultuda atılan zayıflığıdır.
Bu nedenle EMEP başta işçi sınıfının temel müttefiki yarı-proleter kitleler olmak üzere diğer toplumsal kesimler özellikle gençlik içindeki çalışmayı ihmal etmeksizin işçi sınıfı içindeki çalışmayı temel, tüm çalışmasının merkezine almaktadır. CIPOML’in bir bir parçası, Türkiye’deki kolu olan EMEP tüm mücadelesini, bilimsel ve bilimsel olduğu içinde her zaman genç olan ML teorinin ışığında, 1. Enternasyonalin, 2. Enternasyonalin devrimci döneminin, 3.enternasyonalin, komünformun, Enver Hoca liderliğindeki AEP başta olmak üzere diğer ülkelerdeki komünis parti ve örgütlerin modern revizyonizme, emeperyalizme ve burjuvaziye karşı yürüttükleri mücadelenin tüm teorik ve pratik birikimine, işçi sınıfının ezilen halkların devrimci mücadelelerinin tarihsel deneyimine dayanarak sürdürmeye çalışmaktadır.
İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesi uluslararsı bir hareket olarak ortaya çıktı ve gelişti. Bu gün bu mücadelenin uluslararası karakterinin üzerinde yükseldiği temel önceki yüzyıllarda kıyaslanmayacak düzeyde gelişti. Bu nedenle işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi bugün herzamankinden daha fazla Uluslararası bir hareket olmak zorundadır. CIPOML İçinde bulunduğumuz dönemde işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin uluslararası birliğinin en somut ifadesidir.
Yaşasan proleter enternasyonalizmi!
Yaşasın işçi sınıfının ve ezilen halkların birleşik mücadelesi!

Paylaş: