Yusuf Karataş neden tutuklandı?

Yusuf Karataş neden tutuklandı?

İhsan Çaralan’ın Evrensel Gazetesi köşe yazısı:

Yusuf Karataş arkadaşımız, geçen hafta, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından sürdürülen “DTK soruşturması” kapsamında tutuklandı. Önceki gün jet hızla hazırlanan iddianameyle de hakkında “Terör Örgütü Yöneticisi” olmak iddiasıyla 22,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Elbette Türkiye’nin halkları, az çok siyasetteki gelişmeleri izleyen Türkiye ve dünyanın her ülkesinden insanlar, dün suç olmayanın bugün suç sayıldığı konseptler oluşturularak tek suçları barış, özgürlük, demokrasi istemek, hak, hukuk mücadelesi içinde olmak olan insanların tutuklandıklarını, bazılarının uzun tutukluluktan sonra serbest bırakılırken bazılarının da yine konsept gereği ağır cezalara çarptırıldığını biliyorlar, biliyoruz.

Yusuf’un tutuklanmasının da aslında dün suç olmayan eylemlerinin bugün suç sayıldığı bir konsepte geçilmesi nedeniyle ve “Biat etmeyenlerin yargı yoluyla hizaya getirilmesi” politikası kapsamında gerçekleştirildiği artık hiç kimse için bilinmez değildir.

Yusuf’un savcılığa çağrılıp tutuklanmasına konu olan “suçların” önüne koyulmasıyla bunu daha iyi öğrendik.

Bu tutuklamanın, genel yaklaşım ötesinde, “özgün” nedenlerini görmek için, “Yusuf Karataş kimdir?” sorusu etrafında bir köşe yazısı çerçevesinde verilecek şu yanıtlar yeterli olacaktır.

KİMDİR YUSUF KARATAŞ?
Yusuf Karataş, kuruluşundan beri Evrensel gazetesine haberler yaparak, köşe yazıları yazarak, yaklaşık son bir yıldan beri de gazetenin Diyarbakır Ofisinde profesyonel olarak da görev yapan, bölgenin ağır koşullarında gerçeğin peşinde koşan bir gazetecidir.

Yusuf Karataş, ilk gençlik yıllarından beri, Türkiye halklarının sorunlarını kendisine sorun edinen, demokrasi mücadelesinin, emek mücadelesinin içinde ve yanında yer alan, sözcüğün gerçek anlamıyla bir aydındır.

Yusuf Karataş, yıllardır Diyarbakır’da öğretmenlik yapan bir eğitimci olarak eğitimin sorunlarının tartışılmasına katılmış, demokratik, laik, ana dilinde eğitim mücadelesinin önünde yer almış, Eğitim Sen üyesi bir kamu emekçisi, bir eğitimcidir.

Yusuf Karataş, Kürt sorununun demokratik çözümünden yana tutum almış; Kürt sorununun demokratik çözümünü, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin önemli bir unsuru olarak görmüş, Kürt sorununun çözümü için bölgedeki faaliyetlere kendisi ve partisinin politikaları doğrultusunda katkı yapmak için Demokratik Toplum Kongresinin (DTK) faaliyetlerine destek vermiş Emek Partisi (EMEP) üyesi ve EMEP Genel Başkanı basın danışmanıdır.

Yusuf Karataş, yıllardır bölgedeki emek mücadelesinin içinde de yer almış, Savcılığın bir “suçlama” olarak kendisine yönelttiği, Mezopotamya Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı dahil, çok ağır koşullarda çalışan tarım işçilerinin, tuğla işçilerinin, bölgedeki emek mücadelesine katılmaktan geri durmamış, onların sorunlarını haberler, röportajlar yaparak, kendi köşesine taşıyarak, emek mücadelesine katkıda bulunmaya çalışmış; emek mücadelesinin en yakıcı sorunlarını kamuoyuna taşımayı birincil görevlerinden sayan, sınıf bilinçli bir emekçi ve bir Emek Partilidir.

BİR TUTUKLAMA KESER Mİ?
Bu ülkede köşe dönmeyi, çalıp çırpmayı değil de ülkesini düşünen, demokrasi mücadelesi ve emek mücadelesine gönül ve güç veren bir kişi, ülkenin polisinin, savcılarının dikkatini çekmezlik edemezdi. Eğer ederse; ülkesi ve halkı için iyi bir şey yapan herkesi mutlaka cezalandırmayı ilke edinen egemen sınıfların siyasi temsilcilerinin gözüne giremez; o mevkilere, makamlara da gelemezdi. Gelen de bu gelişlerini hak ettiklerini kendilerini oralara getirenlere göstermek zorundaydı. Nitekim bugün bu makam sahipleri getirildikleri makamı hak ettiklerini göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar!

İçinden geçilen bugün; gerçeği yazan gazetecilerin, halkın sorularını sorun edinen siyasetçilerin, aydınların, demokratların, insan hakları savunucularının, emek mücadelesinin ön safında yer alanların hedefe konduğu, tutuklanıp yargılandığı bir dönemde, Yusuf’un tutuklanması hiç de şaşırtıcı olmuyor; hani yukarıda belirlemeye çalıştığımız her “sıfatı” için ayrı ayrı “tutuklama” yapmadan savcıların öfkesi yatışmaz gibi geliyor insana!

DEVLET VATANDAŞINA TUZAK KURMUŞ!
Şimdi, savcılığın Yusuf’un tutuklanması sırasında sorduğu sorulardan anlaşılıyor ki; Yusuf 2009-2013 yılları arasında, “fiziki ve teknik takibe” alınmış, ortam dinlemesi yapılmış. Karataş’a emniyette, bu takibin sonucu olarak elde edilen bilgilere dayanılarak, Roboskî Katliamı ve YSK’nin bağımsız milletvekili adaylarını veto etmesi protestosu , DTK Sosyal Politikalar Komisyonu Emek, Göç ve Yoksulluk Çalışma Grubunun 6-7 Nisan 2013 tarihlerinde Viranşehir’de düzenlediği “Mezopotamya Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı”na katılması sorulmuş, bu faaliyetler “terör faaliyeti” olarak gösterilerek de tutuklanmıştır! Öyle anlaşılıyor ki; o günkü (2008-2013 yılları) koşullarda, suçlama konusu olacak bir durum söz konusu olmadığı için olacak 2013’te teknik takip kaldırılmıştır.

Böyle durumlarda yasa gereği, Karataş’a, “teknik takip” yapıldığı ve bir suç unsuruyla karşılaşılmadığı için özür dilenip, takibin kardırıldığının bildirilmesi gerekirken bu yapılmamış, bunun yerine emniyet ve savcılık, “zamanı geldiğinde” kullanmak üzere bir köşeye kaldırmıştır! 2015’te değiştirilen TMY ve OHAL’in ilanı, dahası Kürt sorununda barışçıl çözüm girişimlerinin “terör” sayıldığı yeni konsept içinde Yusuf’u bu, “Eskiden suç sayılmayan suçları”ndan dolayı, şimdiki yasalara da aykırı olarak tutukluyor! Ve bütün bunlar mahkeme safhasında daha ayrıntılı tartışılacak!

Bu köşeden de. (Elbette gazetemiz de bu davanın takipçisi olacak.) Umarız ki, Yusuf güler yüzüyle titiz çalışmasıyla yakında yeniden aramızda olacak!

Paylaş: