Barbarlığa Karşı İşçi Sınıfı ve Halklar Kazanacak

Barbarlığa Karşı İşçi Sınıfı ve Halklar Kazanacak

Emek Partisi 7. Kongresi, tüm milliyet ve inançlardan işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin kapitalist, gerici barbarlığın emek ve halk katliamlarına karşı demokratik ve laik Türkiye mücadelesinde birleşmesi çağrısının platformu oldu. Kongreye katılan HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, demokrasi mücadelesinin sokakta ve işyerlerinde olduğu kadar parlamentoda da sürdürülebilmesi için HDK etrafında bir cephe çağrısında bulundu. EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, HDK’yi de aşan ancak onun da bir bileşeni olacağı bir demokrasi ve mücadele birliği ihtiyacına vurgu yaptı.

Emek Partisi (EMEP) 7. Kongresi “Barbarlığı yeneceğiz, işçi sınıfı kazanacak, halklar kazanacak” şiarıyla Ankara’da toplandı. Kongrede Selma Gürkan yeniden başkanlığa seçildi.
Madenci Anıtı’nda toplanan yüzlerce Emek Partili “İş, ekmek, özgürlük”, “Faşizme ölüm, halka hürriyet” sloganlarıyla kongrenin yapılacağı Kocatepe Kültür Merkezi’ne yürüdü. Kongreye milletvekilleri, emek ve meslek örgütleri, kitle örgütleri yöneticileri, Soma işçileri, Ülker işçileri, Kobanê’de yaşamını yitiren Selahattin Adın’ın annesi Şükran Adın, İmran Aydın’ın annesi Nuriye Aydın, Erdal Eren’in yengesi Nazan Eren, Namık Tarancı’nın eşi Derman Tarancı, Sivas’ta katledilenlerin aileleri, aydınlar, sanatçılar ve Emek Partisi dostları katıldı.
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ve HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel salona coşkulu alkışlarla ve sloganlarla girdi.
‘EMPERYALİZMİN ORTADOĞU PLANINI HALKLARIN MÜCADELESİ BOZACAK’
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, 7. kongrelerini bütün dünyada emekçilerin ve halkların zor bir durumda bulunduğu dönemde topladıklarını söyledi. Büyük ekonomilerin sarsıldığını belirten Gürkan, diğer yandan yoksulluğa karşı göç yollarına düşen emekçilerin sınır boylarında yaşamlarını yitirdiklerini, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını paylaşan ülkelerin dünyayı kan gölüne çevirdiklerini, insanlığın nefretini kazanan IŞİD gibi örgütlerin bu zeminde yetiştirildiğini söyledi. Gürkan, “Bu planları bozacak olan halkların özgürlük mücadelesidir. Tunus’ta halk demokrasi cephesini oluşturmaya çalışmaktadır. Rojava halklarının IŞİD gibi çeteler karşısındaki direnişi emperyalistlerin ve Türkiye’nin bölgedeki hesaplarını şaşırtmıştır” diye konuştu.
‘DEMOKRASİ, SANDIĞA SIKIŞTIRILMAK İSTENİYOR’
AKP’nin sıfır sorundan “değerli yalnızlığa” giden dış politikasının ülkede de mezhep ve etnik ayrımcılıkları kışkırttığını vurgulayan Gürkan, Türkiye’de iktidarın saldırılarını artırdığını ve bu politikayla genel seçimlere hazırlandığını ifade etti. “Sandığa sıkışmış demokrasiyi direniş alanlarında, sokaklarda, ters yüz edeceğiz. Barajlarla, siyasal partiler yasalarıyla, adaletsiz parti bütçeleriyle seçime hazırlanıyorlar. Yüzde 10 barajı en büyük adaletsizlik değildir sadece aynı zamanda en büyük hırsızlıktır” diye konuştu.
Medya kuruluşlarının tehdit ve şantajlarla satın alınıp AKP’nin sözcüsü haline getirildiğini kaydeden Gürkan, bunu kabul etmeyen basın kuruluşlarının da azarlarla ve tehditlerle hizaya getirilmeye çalışıldığını söyledi. Gürkan, saldırılara karşı bütün kesimleri geniş bir demokrasi ve mücadele cephesi oluşturmaya çağırarak “Bu birlik işçi sınıfı olmadan olmaz, Kürt hareketi olmadan olmaz; kadınların, gençliğini mücadelesiyle birleşmeden; çevre hareketiyle, demokrasi ve emek güçleri ve sosyalist partiler olmadan da olmayacaktır” diye konuştu.
İŞÇİLERİN BİRLİĞİ KAZANACAK
Türk Metal ve MESS arasında imzalanan toplu sözleşmeyi kabul etmeyen işçilerin Gebze’de yaptığı mitinge de selam gönderen Gürkan, “İşçilerin grev ve toplu sözleşme hakkı tehdit altındadır. ÇAYKUR, cam işçilerinin grevi yasaklanmıştı. Burada sendikal bürokrasinin ihanetini de görüyoruz. Metal işçilerine bu ihaneti boşa çıkaracak bir birlik çağrısı yapıyorum. Sendikalı, sendikasız tüm işçi sınıfının birliği acil görevlerimiz arasında” dedi.
‘ORTADOĞU PROJESİ GELECEK YÜZ YILIN ŞEKİLLENDİRİLMESİDİR’
Selma Gürkan’dan sonra kürsüye çıkan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili İdris Baluken, HDP adına kongreyi selamladığını söyledi. Tarihi gelişmelerin yaşandığı, ezilenler, halklar, emekçiler adına gelecek yüz yılın kararlaştırılacağı bir eşikte olunduğunu dile getiren Baluken, “Ya egemenler bu savaşı kazanacak ve yönetecek; ya da bu sistemi ezilenler devirecek. Bizler emeğimizi sömüren kapitalist devletin çarklarından kurtulup, özgür bir devleti birlikte kurma mücadelesi içindeyiz. Bu uğurda bedel ödemekten çekinmedik ve çekinmeyeceğiz” diye konuştu.
‘BU BAYRAK DENİZ’LERİN BAYRAĞIDIR’
Ezilenler üzerinde IŞİD’in, en vahşi yüzünü göstermekten çekinmediğini ifade eden Baluken, ezilenlerin, halklarımızın mücadelesinin ise YPG’ninYPJ’ninenternasyonel ruhunda kendini gösterdiğini söyledi.Baluken “Dün haberini aldığımız Şengal’in özgürleşmesinden sonra Kobanê’ninözgürleşmesi haberini bekliyoruz. Kürt gençlerin elinde tuttuğu bayrak Deniz’lerin, Yusuf’ların,Mahir’lerin, Mazlum’ların elinden düşürmediği bayraktır ve bu bayrak Lice’den Gezi’ye her yerde büyük bir onurla taşınmaktadır” dedi.
AKP’NİN SİYASİ KURNAZLIĞI
Baluken, çözüm süreciyle ilgili olarak da AKP’nin seçime odaklı bir politika yürüttüğünü belirterek “Biz de bunu teşhir etmek için bir mücadele ortaya koymak zorundayız. AKP silahsızlanma üzerinden bir algı yaratmaya çalışıyor. AKP’nin siyasi kurnazlığına hepimizin dikkat etmesi gerekir. Silahların bırakılması için müzakerelerin sonuçlanması gerekir” diye konuştu. Tek vücut şeklinde mücadeleyi parlamentoya taşımanın bilinci ve kararlılığı içinde olunması gerektiğini söyleyen Baluken, bu birliğin zemininin HDK olduğuna işaret etti.
SARI KIRMIZI BAYRAK, DOSTUN BAYRAĞI
CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, EMEP bayrağını göstererek, “Hani yürüyüşlerde, eylemlerde, halaylarda bir dost ararsınız ya ben bu sarı kırmızı amblemi görünce kendimi bir dostun yanında hissediyorum” diye konuştu. Kongreye gelmeden Amasya’dan yine bir iş cinayeti haberi aldığını belirten Onur, “İş cinayetlerinin böylesi arttığı bir ortamda emeğin yolunda davalarını sürdüren tüm yoldaşların önünde saygı ile eğiliyorum” dedi.
‘BU ÜLKEYİ BEN DEĞİL AKP TERK EDECEK’
Soma maden işçileri Sami Yavuz ve Hidayet Merdin de Soma işçileri adına bir konuşma yaptı. Aynı acıları yaşamak istemediğini belirten Yıldırım,“İnsanlar bir kere ölürdü, ama bu hükümet bizleri üç defa öldürdüler. 13 Mayıs’ta bizleri katlettiler. Onlar şehit değil o insanlarımızı yaktılar. Göz göre göre kömür diyerek, sermaye diyerek 301 madencimizi yitirdik. Biz Kınık’ta tütüncülük, pamukçuluk, çiftçilik yapardık. Ancak 2002’de bu hükümet geldikten sonra her şeyimizi aldılar. Ben bunlara yaş kesen baş kesen diyorum” sözlerini kullandı. Verilen sözlere rağmen 30 Kasım’da işten çıkartıldığı haberini aldığını söyleyen Yıldırım, “Bana iş vermezseniz ben ne yapacağım. AKP bir madenciden korkuyorsa bu ülkede durmasın. Defolsun gitsin. Bu mücadeleyi gördüm. Bu ülkeyi ben değil AKP terk edecek” dedi.
ÜLKER İŞÇİLERİ: HÜKÜMET VE SERMAYE BİZDEN KORKUYOR
Direnişteki Ülker işçilerinden Mustafa Çakar,15 yıldır Ülker’de çalıştığını 56 gündür direndiklerini dile getirdi. Köleliğe mahkûm edilmek istenen Ülker işçisinin sesini sokağa taşıdıklarını vurgulayan Çakar, “Hükümet, patron, sermaye bizden korkuyor. Biz ezilen, katledilen milyonların sesi olmaya çalışıyoruz. Bizim gibi direnen işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin yanındayız. HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’e, Emek Partisi’ne, Evrensel gazetesine, Hayat televizyonuna bizim yanımızda oldukları için teşekkür ederiz” dedi.
SAVAŞ HER YERDE DEVAM EDİYOR
KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, aralık ayının birçok katliamın yaşandığı ay olmasının dışında emekçilerin ürettiklerinin bütçeyle paylaşıldığı bir ay olduğunu söyledi. Emekçilerin alın terinin alınıp sermayeye peşkeş çekildiğini ifade eden Özgen, diğer yandan da hem ülkede hem de Ortadoğu’da savaşın devam ettiğini söyledi.
ÇUBUKÇU: İŞÇİ SINIFI OLMADAN BAŞARIYA ULAŞILAMAZ
Konukların konuşmalarının; faaliyet ve mali raporun okunmasının ardından delege konuşmalarına geçildi. İlk konuşmayı yapan Aydın Çubukçu, “Toplumsal hareketler, işçi sınıfı karakterini öne çıkarmadan, bu hareketlerin ana omurgasını işçi sınıfı teşkil etmedikçe sönen ve kalıcı olmayan hareketler olarak kalacaklardır. Özel mülkiyete sahip olmadığı ve kapitalizme karşı sonuna kadar mücadele edecek sınıf olduğu için işçi sınıfının tarihsel misyonunu gerçekleştirecek objektif şartlarının olgunlaştığından kimsenin kuşkusu olmasın. Burada sınıfı örgütleyen ve işçi sınıfı hareketine yön ve biçim veren bir parti olmamız gerekiyor. Bu kongre ileri atılmanı kongresi olacaktır. Partisiz sınıfın bir işe yaramayacağını ve partinin de sınıfsız olamayacağını bileceğiz. Eğer sınıf tek başına kendi sorunları için ve parça parça mücadele ettiği sürece başarının olanağı yoktur. Halkın birliği yerine solcularla birliği önermesini kabul edemeyiz. Halkın birliği ve işçi sınıfı ekseni olmadan mücadelenin başarıya ulaşması mümkün değildir” diye konuştu.
İĞNEYLE KUYU KAZMA DEĞİL KAZMA KÜREK ÇALIŞMA ZAMANI
Çubukçu, “Daha önce Emek Partisi, iğne ile kuyu kazanların partisidir demiştim. Artık iğneyle kuyu kazma değil kazma kürek çalışma zamanı” dedi.
‘TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN’DA ORTAK MÜCADELENİN ÖNEMİ’
EMEP Kürdistan Bölge Örgütü adına konuşmasını Kürtçe yapan Mehmet Türkmen, “Kürdistan işçi sınıfının partisi olarak Kürdistan örgütümüzün, Kürdistan’ın her parçasında özgürlük kavgası veren halkımıza karşı sorumluluklarının daha da arttığının bilincindeyiz” dedi.
Rojava ve Federal Kürdistan’daki IŞİD tehdidine değinen Türkmen, EMEP’in , “bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da tüm bölgede işçi ve emekçiler içinde, Kobanê’yi düşürmek ve Rojava Devrimini boğmak isteyen AKP gericiliğine karşı mücadeleyi büyütmek için elinden geleni yapacağını” dile getirdi.
Çözüm sürecinin bir mücadele süreci olduğu bilinciyle hareket ettiklerini söyleyen Türkmen, tek başına çatışmasızlığın çözüm anlamına gelmediğini, devletin bir an önce Kürt halkının taleplerini karşılamak için somut adımlar atması gerektiğini söyledi.
AKP’nin bölgeyi Türkiye’nin Çin’i yapmak istediğini aktaran Türkmen, “Geçtiğimiz üç yıl içinde Antep’ten Batman’a, Adıyaman’dan Diyarbakır’a, Hakkari’den Elazığ’a, Dersim’den, Şırnak’tan Van’a kadar, Kürdistan’nın dört bir yanında yaşanan işçi direnişleri ve grevler, Kürdistan işçi sınıfı ve emekçileri içinde yeni bir mücadele dinamiğinin geliştiğini gösteriyor” dedi.
Türkmen, Kürdistan coğrafyasının doğal zenginliklerinin sermayenin talanına açılmasına karşı da mücadele edeceklerini vurguladı.
Türkmen, Türkiye ve Kürdistan’da ortak mücadelenin önemini şu sözlerle anlattı: “Türkiye’de ve Kürdistan’da, halkların, tüm ezilenlerin ve her milliyetten işçi sınıfının kader birliği içinde olduğu, sorunlarının ve kurtuluşunun ortak olduğu bilinci güçleniyor. Soma’da, Ermenek’te yaşanan işçi katliamına karşı Kürdistan’daki işçi ve emekçilerin ortaya koyduğu tepki bunu göstermiştir. Aynı şekilde Kobanê direnişini Türkiye’nin batısında, dört bir yanındaki işçi ve emekçilerin, demokrasi güçlerinin sahiplenmesi, dayanışması bunu göstermiştir.”

Paylaş: