Bayhan: Saray iktidarı 12 Eylül’ün faşist zihniyetini bugün yeniden inşa etmekte
Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan, “Saray iktidarı 12 Eylül’ün faşist zihniyetini bugün yeniden inşa etmektedir; grev yasaklarıyla, kayyım politikalarıyla. Buna geçit vermemeliyiz” dedi.
Video link: https://www.facebook.com/iskenderbayhn/videos/795557716540677
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, bugün TBMM’de yaptığı basın toplantısında Türkiye’nin güncel politik gündemlerini ele aldı. Bayhan, konuşmasında özellikle şu başlıklar üzerinde durdu: 12 Eylül askeri darbesinin 45. yılı ve günümüzdeki yansımaları, 24 Ocak kararları ile Orta Vadeli Program (OVP) arasındaki paralellikler, grev yasakları, kayyım uygulamaları ve cezaevlerindeki adaletsizlikler”
Bayhan, 12 Eylül askeri darbesinin iki temel amacının işçi sınıfının hak mücadelesini ezmek ve sermayenin çıkarlarını güvence altına almak olduğunu vurguladı. Halit Narin’in “Bugüne kadar işçiler güldü, gülme sırası bizde” sözlerini ve Kenan Evren’in “Askeri yönetim olmasaydı, 24 Ocak kararları uygulanamazdı” ifadelerini hatırlatarak, bu anlayışın günümüzde de Saray iktidarı tarafından sürdürüldüğünü söyledi.
“İşçi sınıfını baskı altına almak için çıkarıldı”
12 Eylül’ün kalıcı izlerinden olan Siyasi Partiler ve Seçim Yasası, sendikal hakları kısıtlayan kanunlar ve Yükseköğrenim Kanununa dikkat çeken Bayhan, bu yasaların işçi sınıfını baskı altına almak için çıkarıldığını belirtti. Bugünkü anayasanın ise artık bir “cunta anayasası” değil, AKP iktidarının defalarca değiştirdiği ve tek adam düzenine uyarladığı bir “Saray anayasası” olduğunu vurguladı.
Bayhan, 12 Eylül zihniyetinin günümüzde grev yasaklarıyla, belediyelere atanan kayyımlarla ve cezaevlerindeki ağır koşullarla sürdüğünü belirterek,
- Grev yasaklarının işçilerin haklarını engellediğini,
- Kayyım uygulamalarının halk iradesini yok saydığını,
- 300 bin kapasiteli cezaevlerinde 450 bin mahkûmun yaşamaya mahkûm edildiğini
Ayrıca siyasi tutukluları da kapsayan genel af taleplerinin yok sayılmasının, iktidarın baskıcı hedeflerini açığa vurduğunu dile getirdi.
“Saray yargısı kayyımlarla halkın iradesine darbe vuruyor”
Bayhan, “Belediyelere kayyımlar atanıyor, Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’ndaki kırıntı halindeki haklar bile ayaklar altına alınıyor. İstanbul CHP İl Başkanlığı binasına polis ablukasıyla düzenlenen operasyona dair Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP sözcüleri “biz taraf değiliz, bu CHP’nin kendi iç kavgası” diyorlar. Oysa soruyoruz: İstanbul’daki mahkeme kararını CHP delegeleri mi verdi? Pazartesi günü beklenen mahkeme kararını CHP delegeleri ya da CHP Genel Merkezi mi alacak? Hayır, senin yargı düzenin alacak; senin saraydan yönettiğin yargıçlar ve mahkemeler alacak. Bununla sıyıramazsın” dedi.
Bayhan, yargı sopasının en önemli örneklerinden birinin belediyelere atanan kayyımlar olduğunu, yargıçların buna dair herhangi bir itiraz uygulamadığını ve İçişleri Bakanlığı eliyle bu politikanın sürdürüldüğünü vurguladı.
“Yeni açıklanan OVP ve 24 Ocak kararlarıyla aynı karakteri taşıyor”
Bayhan, birkaç gün önce açıklanan Orta Vadeli Program’ın (2026–2028 OVP), 24 Ocak kararlarıyla aynı karakteri taşıdığını söyleyerek şunları sıraladı:
- Ucuz emek ve yoğun sömürü,
- Mutlak yoksulluk,
- Ülkenin kaynaklarının tekellere peşkeş çekilmesi.
Bunları, “Genel eylem ve direnişle tek adam düzenini yıkmalıyız. Birleşik mücadele ile faşist inşayı durdurabiliriz” dedi.
Bayhan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Saray iktidarı 12 Eylül’ün faşist zihniyetini bugün yeniden inşa etmektedir. Grev yasaklarıyla, kayyım politikalarıyla, cezaevlerindeki adaletsizliklerle bu düzeni sürdürmektedir. Buna geçit vermemeliyiz, vermeyeceğiz. Türkiye’nin dört bir yanında süren ekmek, iş, hak ve özgürlük mücadeleleri birleşip güçlendiğinde bu felaketi durdurabilecek tek seçenektir.
Bu nedenle Emek Partisi olarak diyoruz ki; bu mücadeleler bir genel eylem, genel direniş çizgisinde buluşmalı, bu faşist rejim inşasına dur demeli, bu saray iktidarının tek adam düzenini yıkmalıyız. Ve gerçekten Türkiye’de halkın egemen olduğu ve halkın seçtiği temsilcilerin egemen olduğu bir yasama ve yürütme mekanizması içerisinde, tek yetkili olan bir Ulusal Meclis içinde ve bağımsız demokratik bir yargı sistemi ile ülkemizi bu felaketten kurtarmalıyız.”
