Darbeciler ve faşist baskılarda ısrar edenler kaybedecek, halklar kazanacak!

Darbeciler ve faşist baskılarda ısrar edenler kaybedecek, halklar kazanacak!

Darbeciler ve faşist baskılarda ısrar edenler kaybedecek, halklar kazanacak!

15 Temmuz 2016’da gerçekleşen askeri darbe girişimi, aradan geçen dokuz yıla rağmen aydınlanmaya muhtaç özellikler taşımaya devam etse de, çok net olan özellikleri de var.

Darbe girişimi gecesi, “Darbe girişimi Allah’ın bir lütfudur” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin ikinci yıl dönümü vesilesiyle kendi imzasıyla Sabah ve Hürriyet gazetelerinde yer alan yazıda “15 Temmuz da sonuçları itibariyle ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için hayırlara vesile oldu” ifadelerini kullanmıştı.

Bir dönem devleti birlikte yönettiği Gülen Cemaati ile iktidar kavgasında yollarının ayrılmasıyla Erdoğan, darbe girişimi üzerinden Gülen Cemaati’yle tasfiye bahanesiyle, bu cemaatle uzaktan yakından ilgisi olmayan muhalefet cephesinde de tasfiyeye girişti. Çıkardığı KHK’lar ile ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı metni imzalamış olan barış akademisyenlerini üniversitelerden tasfiyeye girişen Erdoğan iktidarı, aralarında Hayat TV ve İMC’nin de olduğu pek çok televizyon kanalını da kapattı. Çeyrek asırlık sosyalist kültür dergisi Evrensel Kültür’ün de aralarında bulunduğu dergi ve yayınevleri kapatılırken, işçi grevlerini ‘milli güvenlik’ bahanesiyle erteleme adı altında yasaklama politikası açısından da bu iklim kullanıldı.

‘Darbe ile mücadele’ adı altında devreye soktuğu uygulamalarla, kendi iktidarını tahkim yolunda darbe uygulamalarına imza atan AKP liderliğindeki Erdoğan iktidarı, bugün gelmiş olduğu tek adam iktidarına da bu iklimde kavuştu.

16 Nisan 2017 Referandumu ile kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sermaye politikalarına daha da istikrar kazandıran Erdoğan, Kürt siyasi hareketinin yönetimindeki belediyelerle başlayıp bugün CHP yönetimindeki belediyelerle devam ettirdiği kayyım atama politikasına da darbe girişimiyle mücadele adına devreye soktuğu kanun hükmünde kararname rejimiyle kavuştu.

İşçi ve emekçiler ile yoksul köylüler bakımından her gün daha fazla derinleşen sömürü ve muhalefete yönelik faşizmi kurumsallaştırmaya yönelik operasyonlarıyla iktidarını korumaya çalışan saray rejimi, 23 yıl sonra hala ‘darbe anayasasına’ karşı demokratik yeni bir anayasa bahanesiyle destek isteyebiliyor.

19 Mart operasyonlarına karşı meydanları dolduran gençler, kadınlar, işçi ve emekçiler, artık bu dikta rejiminden kurtulmak istediklerini haykırıyor. Ülkeyi darbe kalıntılarından ve faşizm uygulamalarından kurtaracak olan da işçi ve emekçilerin, halklarımızın örgütlü gücüdür.

Bu ülkeye demokrasiyi ve barışı, Kürt, Türk tüm milliyetlerden emekçilerin örgütlü mücadelesi getirecek.

Faşizme geçit vermeyeceğiz!

İşçi sınıfı kazanacak, halklar kazanacak!

Seyit Aslan

Genel Başkan

Paylaş: