DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

Cumhur İttifakı’nın yeni yasama yılının açılışıyla birlikte, Kürt sorunu konusunda “çözüm için devletin barış eli” olarak ifade edilen tokalaşma ve açıklamaları siyasetin temel gündemleri arasına girdi.

Yönetenlerin imha ve inkâr politikaları nedeniyle asırlık bir sorun olarak varlığını sürdüren; 22 yıllık AKP iktidarıyla birlikte daha da derinleşen Kürt sorunu konusunda Cumhur İttifakı’nı yeni bir pozisyon almayan zorlayan gelişmeler içinde hem bölgesel dinamikler hem de iktidarın içeride yaşadığı siyasi, ekonomik sıkışmışlıklar öne çıkıyor.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde ulusal sorunlar konusunda, uyguladıkları baskı politikalarıyla bu sorunun derinleşmesine yol açan kapitalistler ve devletleri, kendilerini zorlayan yeni koşullar ortaya çıkmadan adım atmıyorlar. Tam da bu nedenle, “samimiyet” gibi kavramlar, çözüm tartışmalarında propaganda değerinden öte bir anlam ifade etmiyor.

Yeni vergilerle Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na 70-80 milyar TL ek gelir sağlamak amacıyla hazırladığı yasa teklifini Meclise sunan ve akıl sınırlarını zorlayan yeni vergileri gündeme getiren iktidarın, savunma adı altında savaş ve bölgesel yayılma politikalarını gündemde tutacağı açıktır. NATO’nun sadık bir müttefiki olarak, bulunduğu bölgede ABD ve İsrail’in önemli dayanaklarından biri olarak hareket eden Saray iktidarı, şimdi bölgesel dinamiklerin değiştiğinden hareketle olası İsrail tehdidi demagojisi ile muhalefeti de hizaya çekip “iç cepheyi” tahkim etmeye çağırıyor. Yeni bir “Yenikapı ruhu” inşa etme amaçlı bu politikanın bir ayağını da, sınırlarını Cumhur İttifakı’nın çizmek istediği Kürt sorunundaki “yeni adım” tavrı oluşturuyor.

Bir yandan “yeni bir çözüm süreci” adına beklenti yaratmaya çalışan Cumhur İttifakı ortaklarının, diğer yandan içeride baskı, dışarıda da operasyonları sürdürme kararlılığında olduğu açıktır. Şu ana kadar, bunun aksini gösteren ve iktidarın “barış” söyleminin içini dolduran bir adım olmamıştır. Asırlık bir sorunun çözümü bir takım jest ve mimikler üzerinden mümkün olamaz. Halkların barışa olan ihtiyacı ve talebi açıktır. Ama iktidar önce baskı ve inkâr dışında hangi yeni politikayı hayata geçirmek istediğini somut olarak ortaya koymalıdır.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

Kürt sorunu, her şeyden önce, halkların tam hak eşitliğine dayalı yaşamalarını mümkün kılacak adımları gerektirir. Gerisi lafı güzaftır.

Partimiz açısından, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı (UKKTH) kayıtsız koşulsuz savunma ilkesi, tam hak eşitliği açısından temel bir ilkedir.

Güncel tartışmalar açısından bakıldığında ise, iktidarın Hakkâri’de atadığı kayyumdan geri adım atması, HDP eski eş genel başkanları ve belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu binlerce tutuklunun serbest bırakılması başlıca koşullar arasındadır.

İçeride ve dışarıda operasyonların son bulması da bu koşullardan biridir. Bir yandan baskı ve operasyonları sürdürürken, diğer yandan barışı Cumhur İttifakı’nın lütfuna bağlı olarak santim santim verilecek bir şey gibi sunmak kabul edilemez. Demokratik bir ülkede barışın hâkim kılınması için anadilde eğitim, temel anayasal hakların eşitlikler ve siyasi özgürlükleri kapsayacak bir biçimde yapılması da zorunluluktur.

Kürt sorununun tam hak eşitliğine dayalı çözümü ancak, halkların, işçi ve emekçilerin mücadelesi ile sağlanabilir. Emperyalistlerin bölgedeki planlarının boşa çıkarılması, ülkede demokratikleştirilmesi için tüm işçi emekçileri mücadeleye çağırıyoruz.

EMEK PARTİSİ GENEL MERKEZİ

Paylaş: