EMEP çağrısıyla Kocaeli’de panel: “Türkiye ve Ortadoğu’da yaşananlar bizlere ne söylüyor?”
Kocaeli’de Emek Partisi’nin çağrısıyla gerçekleştirilen “Türkiye ve Ortadoğu’da yaşananlar bizlere ne söylüyor” konulu panelde “Bu siyaset işçilere, emekçilere yaramaz” denildi.
Kocaeli’de Emek Partisi’nin çağrısıyla “Türkiye ve Ortadoğu’da yaşananlar bizlere ne söylüyor” konulu panel gerçekleştirildi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ın katıldığı etkinlikte açılış konuşmasını yapan EMEP Kocaeli İl Başkanı İlhami Şahbaz “Türkiye’nin içinde girdiği yeni siyasal dönemecin ‘birleşe birleşe kazanacağız’ sloganının gerçek hayata uyarlanmasının zorunluluğunu ortaya koyduğunu düşünüyoruz. Farklılıklarımıza rağmen yan yana gelerek, saray rejimini bu ülkeden göndermenin olanaklarını yaratmak zorunda olduğumuz bu süreçte hem Ortadoğu’da hem de ülkemizde yaşanan gelişmelerin, Türkiye’de silahların susmasıyla devam eden süreci konuşmak üzere bir aradayız” dedi.
Panelin ilk konuşmacısı DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit Ortadoğu’da son on yılda yaşanan gelişmelere değinerek; Türkiye’nin Suriye’ye yönelik taraflı müdahalesinin iç savaşın derinleşmesine ve Suriye’nin kendi içinde demokratik işleyişinin kurulmasına bariyer kurulmasına neden olduğunu ifade etti.
Koçyiğit Kürt sorununun yüz yıllık bir sorun olduğunu, çatışmalı sürecin 50 binden fazla insanın yaşamını yitirmesine ve savaşın maliyetinin büyüklüğünü ifade ederek; “Halihazırda bu sorunun temel nedeni cumhuriyetimizin demokratik bir karaktere bürünememiş olması. Biz bugüne kadar sürdürülen tekçi, inkarcı sistemin toplum ve halk lehine değişmesi gerektiğini; daha az devlet daha çok toplum düzeninin hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bu sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Geçmişte de ateşkes dönemleri yaşandı ve barış istemeyen güçlerin devreye girdiği ve barış arayışının akamete uğradığı dönemler geçirdik. Son olarak bunu 2013 yılında yaşadık, barışı gerçekleştirememek bizim özeleştirimiz aynı zamanda.” dedi.
Kürt sorununu çatışma zemininden çıkarmak üzere oluşturulması gereken barış ve demokratik toplum sürecinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Koçyiğit “Bu süreçte en önemli kırılma anı 27 Şubat’ta yaşanan tarihi çağrıydı. Bu çağrı sadece PKK’ye değildi, aynı zamanda demokratik bir toplumu örgütlemek için tüm topluma; hukuksal ve siyasal zeminin açığa çıkarılması için de devlete bir çağrı yapılmıştı. Bizler de bu süreç başladığından beri halk toplantılarıyla barış ve demokratik toplum sürecini anlatıyoruz. Kürt sorunu demokrasiye ilişkin bir sorun, bu sorun çözülmeden Türkiye demokratikleşemez, demokratikleşmeden de Kürt sorunu çözülemez. Barışı inşa ederken ülkenin demokratikleşmesi için de mücadele ettiğimizi unutmamamız gerekiyor” dedi.
Sözlerine 10 Ekim Gar Katliamının yıl dönümüne değinen EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Her korkunç cinayet ve katliam yaşandığı dönemin siyasi ve ekonomik boyutunu gösterir. Bütün politik katliamlara böyle baktığınızda aydınlanır. 10 Ekim Katliamında birçok yönü aydınlanmış haldedir ama politik yönden bakarsanız bir yanda emekçiler, barış için haykıranlar vardı bir yanda IŞİD’ in maşalığından başlayıp Saray İktidarının bugünlerinin temelini atan yaklaşımlar vardı. O dönemi Başbakanı, MİT Başkanı ve Antep Valisine bakarsanız çok şey görürsünüz. 10 Ekim katliamı bizim bugünkü konumumuzun nesnel koşullarını anlatıyor aslında” dedi.
Saray rejiminin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da pay kapmak üzere tüm ittifaklarını buna uygun kurduğunu ifade eden Bayhan “Türkiye’nin burjuvazinin ve onların saray temsilcilerinin stratejisi bu. Dış politikanın kimi nasıl zenginleştirdiğini, kimi nasıl büyüttüğünü biliyoruz. Bu dış politika ve buna bağlı hedeflerin son 10 yılına bakın ve Türkiye’deki emekçilerin son 10 yılına bakın. Bütün bu siyaset saray düzenin siyaseti hem de ABD emperyalizminin stratejisinin sonucu. Bu strateji sömüren ve sömürülen halklar ile karşı karşıya getirecek. Ezilen halklarla ve onların karşısındaki emperyalist güçlerin rekabeti artacak” dedi
“Bu siyaset işçilere, emekçilere yaramaz”
Türkiye’de büyük sermayenin, özellikle de tekelci sermayenin hedefleri ve çıkarları doğrultusunda ortaya konan Mehmet Şimşek programının iç ve dış politikadaki hedeflerine değinen Bayhan “Dış politikadaki karşılığı ‘payımızı alacağız’ siyasetiydi, iç politikada ise herkes Cumhur İttifakı yanında olacak siyasetiydi. Kürt siyasi hareketi ve temsilcileri uzun süredir tüm güçlere rağmen sürecin bitmesini ve çatışmaların bitmesini talep ediyordu. Suriye’de Colani gibi bir örgütün lideri Suriye’nin başına geldi. Bu politika sömürenlerin, ezenlerin politikası. Önümüzdeki süreçte bu coğrafyada, bu dünyanın Türk Kürt Arap halklarının mücadelesini büyüteceğiz ya da büyük sermaye rüyasının büyüteceğiz. Bugün barış, PKK’nin silah bırakması, halkların barış içinde olması, SDG’nin demokratik haklarının korunması Türkiye’deki işçilerin kader tartışmalarıdır. Bu siyaset asla işçilerin ve emekçilere yaramaz. Ekmek, barış, özgürlük için tüm halkların barışı” ifadelerini kullandı.
Demokrasi ve insan haklarını inşa etme sorumluluğuyla bir araya gelmenin önemini ifade ederek sözlerine başlayan CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın ise “Resul Emrah Şahan, Ahmet Özer ikisi de 8 aydır tutuklu. Büyük suç işlediler. Batıdaki Kürtleri belediye meclis üyesi yaparak suç işlediler. Hala kent uzlaşısını suç görenlerden bir şey bekliyoruz. DEM’in başına 20 yıldır geliyor. Şimdi CHP’nin başına geliyor” dedi.
Gökhan Günaydın, Kürt sorununun çözümü konusunda mecliste kurulan komisyona ilişkin ise “Ben komisyonun kurulması gerektiği konusunda partimle paralel olarak kişisel olarak da kurulması fikrindeyim. Şu ana kadar komisyon dinleme şeklinde ilerliyor. Şunu da belirtmek gerek halk komisyondan sonuç çıkacağına inanmıyor. Yapılan anketlere bakıldığında komisyondan barış yönünde sonuç çıkmasını halkın yarısı istiyor fakat sonuca varılacağına inanmıyor. Çünkü yalnızca dinleme var. Bakın kayyum düzenlemeleri var. Bu kayyum düzenlemeleri son derce faşizan uygulamalardır ve sıkıyönetim dönemlerinden kalma bir uygulamadır. Komisyon sürerken bu OHAL düzenlemesini kaldırabilir mi? Evet kaldırabilir. Bakın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 9 yıldır içerde. Senin iç hukukunun skandal olduğunu AİHM’e açıklamış. Gerçekten bu konuda adım atmak istediklerini görmek istiyorsak buraya bakmalıyız. Cumhur İttifakının ömürünü uzatacak adımlar atan bir komisyona dönüşmemeli” dedi.
