İskender Bayhan: Katliamın tüm sorumluları cezalandırılana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz
EMEP’li İskender Bayhan, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın yıldönümünde, “10 Ekim katliamının temelinde, bugünkü saray rejimini tesis etmek üzere atılmış adımlar, o zaman karılmış harçlar var” dedi.
Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, 10 Ekim Ankara Katliamının 10. yılı dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında, aradan geçen on yıla rağmen tüm sorumluların hâlâ cezalandırılmadığına ve 10 Ekim Katliamının bugünkü saray rejimini tesis etmeye yönelik atılmış temellerle bağlantılı olduğuna dikkat çekerek, adalet sağlanana dek mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.
Sözlerine katliamda kaybedilenleri anarak başlayan Bayhan, 10 Ekim 2015’te yaşananları şöyle anlattı:
“Tam 10 yıl önce, 10 Ekim’de Ankara’da; sendikaların, meslek örgütlerinin—DİSK, KESK, TMMOB, TTB başta olmak üzere—barış güçlerinin ve partimizin çağrılarıyla; 10 binlerin, 100 binlerin duygularını, dayanışmasını ve eylemini gerçekleştirmek üzere Ankara’ya gelen kardeşlerimiz, bu ülkenin işçileri ve emekçileri, bir büyük katliama tanıklık ettiler ve bir büyük katliamın kurbanı oldular. 103 mücadele arkadaşımızı bu katliamda kaybettik. Onların arasında partimizin ve gençlik örgütümüzün üyesi olan 16 yiğit kardeşimiz, mücadele arkadaşımız, yol arkadaşımız vardı. O ölümsüzleri bugün bir kez daha buradan saygıyla, sevgiyle, hasretle, özlemle anmak istiyorum.”
“Katliamın altında IŞİD’e göz yuman bir iktidar anlayışı vardı”
Bayhan, katliamın sorumlularının yargılanması için süren mücadeleyi devam ettireceklerini vurgulayarak, 10 Ekim Katliamının temelinde yatan iktidar politikalarına dikkat çekti:
“10 Ekim katliamının temelinde; kaybedilmiş bir iktidarı bırakmamak ve geri almak için, din istismarcısı, şeriatçı, cihatçı IŞİD örgütünün estirdiği teröre engel olmayan, önünü açan bir anlayış ve tutum vardı. Bunun en somut ifadelerinden biri de Davutoğlu’nun “Elimizde listeler var, canlı bombaların listeleri var ama eyleme geçmeden yakalayamıyoruz, müdahale edemiyoruz” açıklamasıyla tarihe not düşen iktidar anlayışıydı”.
“Tek adam rejiminin temelleri o dönemde karıldı”
Bayhan, bugünkü baskıcı ve antidemokratik uygulamaların 10 Ekim sürecinde atılan temellerle bağlantılı olduğunu belirtti: “Bugün barış için tweet atanları, açıklama yapanları, eylem yapanları; seçilmişleri kayyumlarla, gözaltılarla, sabah evlerini basarak tutuklayan; sendikacıları, aydınları, bilim insanlarını, sanatçıları evlerini basarak gözaltına alan tek adam rejiminin temelleri o dönemde karıldı”
“10 Ekim, devlet terörünün ve sermaye düzeninin bir ürünüydü”
Bayhan, 10 Ekim Katliamı’nın yalnızca bir terör saldırısı değil, “devlet terörü”nün açık bir sonucu olduğunu söyledi:
“10 Ekim katliamının temelinde, beyaz Toros’larla halkı korkutmayı, sindirmeyi ve sömürücü sermaye düzenini sürdürmeyi amaçlayan devlet terörü var. 10 Ekim katliamının altında bugün sarayın sopası gibi çalışan o gün de IŞİD’i koruyup kollayan yargıçlar düzeni var. 10 Ekim Katliamının altında nasıl bir yargı düzeni olduğunu, dava dosyasını yüzeysel olarak bile inceleseniz bütün çarpıcılığıyla görmeniz mümkün olacaktır. Nasıl bir iktidar kavgasının devamı içerisinde bu katliamın yaşandığını görmeniz zor olmayacaktır”
“Kaos mu, istikrar mı?”
Katliamının temelinde; seçme-seçilme hakkını çiğnemenin, parlamenter sistemden, meclis hükümeti sisteminden kurtulmanın, kırıntı halindeki demokratik hakların çiğnenmesinin ve yok edilmesinin zemini olduğuna değinen Bayhan şöyle konuştu:
“Yine Davutoğlu’nun — dönemin başbakanı Davutoğlu’nun —katliamdan sonra söylediği, 20 Ekim’de dile getirdiği sözleri var: “ölçtürdük ve oylarımız artıyor, oylarımızın hızla arttığını gördük” dediği açıklamaları var. Yine aynı şekilde Burhan Kuzu’nun “Kaos mu, istikrar mı?” diye sorup yanıtını verdiği ve sandıktan çıkan iradeyi tanımayıp seçim tekrarı veren saray düzeninin, bugünkü temsilcisinin tutumu da 10 Ekim katliamının temelinde yer alıyor.”
“Yeni Osmanlıcı yayılmacılığın sonucu: savaş, ölüm, sömürü”
10 Ekim katliamının temelindeki bir diğer unsurun Suriye başta olmak üzere bölgenin yeniden paylaşım kavgası olduğuna değinen Bayhan, şu ifadelerde bulundu:
“Bu paylaşım kavgasından pay kapmak için, yeni Osmanlıcı hayallerle iş iti kullanan sömürücü, yayılmacı bir zihniyet var. 10 Ekim katliamının temelinde bugün Suriye’de Colani’yle yeni bir düzen kurup Suriye’den pay kapıp kâr ve rant devşireceğiz diye; Suriye’nin her gün, Suriye’nin bütün demokratik kazanımları da dahil, her gün Suriye’nin emekçilerinin, halkının — Kuzey ve Doğu Suriye emekçilerinin, Rojava halkının — gırtlağında, beyninde her gün korkuyla yatıp kalkmasına neden olan bir siyaset var. 10 Ekim katliamının altında bir avuç sermayedarın daha fazla kâr elde edebilmesi için, daha çok zenginlik biriktirebilmesi için Amerikan atına binip Osmanlı kılıcı sallama sevdası, bitmeyen bir sevda var. Onun için bu katliamlar —10 Ekim katliamı da dahil — Türkiye’nin tarihine, Türkiye’nin geçmişine; bu ülkeyi yönetenlerin en büyük suçlarının başında gelen suçlarının birer nişanesi olarak kaydedilmiştir. Öyle kalacaktır. Ama biz bununla yetinmeyeceğiz.”
“Katliamların hesabı sorulana kadar mücadele sürecek”
Bayhan, 10 Ekim Katliamı’nın yalnızca geçmişte kalmış bir olay değil, bugünkü adalet mücadelesinin temel bir parçası olduğunu vurguladı:
“10 Ekim katliamının hesabının sorulması için hukukçularımızla, bu ülkenin barıştan yana olan bütün güçleriyle; parti olarak var gücümüzle mücadele ettik, mücadele etmeye devam edeceğiz. Siyasi sorumluların hesap vermesi için, sivil ve silahlı bürokratların hesap vermesi için 10 Ekim davasının peşini bırakmayacağız. Gerçekler açığa çıkarılıp sorumluların bütünü cezalandırılana kadar mücadeleye devam edeceğiz”
“Ekmek, barış ve özgürlük mücadelemizi büyütelim”
Bayhan’ın son sözleri şu şekilde oldu:
“10 Ekim katliamına karşı, 10 Ekim katliamında kaybettiğimiz yoldaşlarımıza ve mücadele arkadaşlarımıza karşı sorumluluğumuz budur. Barış mücadelesi aynı zamanda 10 Ekim katliamının sorumlularının yargılanması ve cezalandırılması mücadelesidir. Bir kez daha Türkiye’nin bütün işçi ve emekçilerini barışa sahip çıkmaya ve o 10 Ekim katliamının bütün sorumlularının cezalandırılması için mücadeleyi devam ettirmeye, büyütmeye çağırıyorum.”
