KAYYUM HALK İRADESİNE DARBEDİR!

KAYYUM HALK İRADESİNE DARBEDİR!

KAYYUM HALK İRADESİNE DARBEDİR!

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in Erdoğan’ın Meclis grup konuşması yaptığı günün sabahında evinden apar topar gözaltına alınması ve yerine kayyum atanması iktidarın başlattığı ‘süreç’in iki yüzlü politikasından ibaret olduğunu gösteriyor. Erdoğan ve Bahçeli ortaklığının ortaya çıkardığı gerçek durum, tüm muhalif kesimleri yeniden ezme politikasıdır. Esenyurt Belediye Başkanına karşı atılan adım bu sürecin yeni bir adımıdır.

1 milyondan fazla nüfusu olan Esenyurt’un seçilmiş Belediye Başkanı’na kadar uzanan kayyum uygulaması, iktidarın Kürt politikasında zerre kadar demokratikleşme perspektifi taşımadığının göstergesidir. Meclis açıldığından bu yana kamuoyunu “bir çözüm süreci mi başlıyor” merakı içinde bırakan Bahçeli-Erdoğan ortaklığının verdiği mesaj, terörle mücadele değil; terör tanımını siyasi temsiliyetlere kadar genişleterek üstüne şiddetle gideceği ‘iç cephe’yi genişletmektir. Esenyurt’ta “kent uzlaşısı” ortak adayda birleşmesi gibi tecrübelerin, daha genel anlamda da iktidarın karşısında birleşme eğiliminde olan kesimlere gözdağı vermektir.

İstanbul’da büyük bir rant kaynağı haline getirilen Esenyurt her türlü kirli pazarlığın, mafyatik ilişkilerin, uyuşturucunun, çetelerin, açgözlü müteahhitlerin gözdesi haline gelmiştir. Seçme seçilme hakkının tasfiyesi anlamına gelen çöktürme yönteminin ranta en çok çökülen bir yerde gerçekleşmesi de tesadüf değildir.

Çünkü iktidar, Kürt kartıyla nasıl Ortadoğu’daki paylaşım savaşlarının bir parçası olmak istiyorsa; Kürt siyasi hareketi ve kurumlarıyla terör arasında bir özdeşlik kurarak meşhur ‘iç cephesini’ de yeniden dizayn ediyor. 

Çünkü o iç cephede iktidarın yıllardır kimliklerine bölerek düşmanlaştırmaya çalıştığı kesimlerin derinleşen yoksulluk nedeniyle birleşme potansiyeli açığa çıkmıştır. Emekçileri kimlik politikalarıyla ayrıştırmanın imkanı daralmış, insanca yaşayabilmek için verilen mücadele içinde, iktidarın “bölünüyoruz” propagandası aşınmıştır. Oysa mevcut hukuksuzluğa bir hukuki çerçeve kazandıracak Anayasa yapımına, bir sonraki seçimlerde kazanmaya ve ilelebet iktidarda kalmaya duyduğu ihtiyaç iktidarı olağanüstü tedbirler almaya yöneltiyor.

‘Büyük oyun’ yine Kürtler üzerinden oynanıyor.

Esenyurt Belediye Başkanına yapılan muamele kabul edilemez. Çünkü bu halkın tercihlerine karşı yapılmış bir işgal ve ihlal hareketidir ve başarılı olursa devamı gelecektir; başka belediyelere ve başka başkanlara sıçrayacaktır.

Başta İstanbul halkı olmak üzere bütün emekçileri iktidarın bu kirli, gerici, gaspçı siyasetine karşı tüm ülkede meşru mücadeleye ve demokratik tepkilerini ortaya koymaya ve mücadeleye çağırıyoruz. Bu mücadele tüm emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesi olmalıdır.

Kimse halka ait olanı ondan alamaz. Alamayacaktır!

Seyit Aslan

Emek Partisi Genel Başkanı

Paylaş: