Sezen Aksu’yu hedefe koymaktaki amaç; yoksul halkı bölmek, çatıştırmaktır

Sezen Aksu’yu hedefe koymaktaki amaç; yoksul halkı bölmek, çatıştırmaktır

Sezen Aksu’nun yedi yıl önce seslendirdiği bir şarkıyı şimdi fark ederek sanatçıyı tehdit eden troller ve kendisine Milli Beka hareketi adını takmış olan paramiliter organizasyonun yalnız olmadığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı cami çıkışında “Hz. Âdem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diyerek sanatçıyı tehdit etti.

Mehmet Aksoy’un Kars’ta yapılan kardeşlik anıtını ucube olarak tanımlayan, partisinden seçilen belediye başkanlarının sanat değeri sıfır heykellerle kentleri birer sirke çevirmesine ve tarihi yapıların restorasyon faciasına maruz kalmasına yol açan tek adam yönetimi, ülkenin zihinsel kaynaklarını çöle dönüştürdü ve bunun bütün sonuçlarını halka yaşatıyor. Kültür ve sanat alanında iktidar olamamaktan yakınan ve sanatçıları elit ve asalak olmakla yaftalayan Erdoğan şimdi de popüler kültürün en verimli, parlak ismini hedef almayı göze aldı.

Sezen Aksu müziği, 80’li yıllardan bu yana Türkiye’nin duygu durum haritasını çizer. Onun müziğinde Erdal Eren’in son bakışları, Ceylan Önkol’un hatırası, kadına karşı şiddete protesto, halkların kardeşliği ve çok sesli ve kültürlü hayatın yankısı vardır.

Bu saldırının, giderek derinleşeceği açık olan enflasyonun halkın ekonomisinde yol açtığı çöküntü derinleşirken gelmesi bir rastlantı değildir. Erdoğan daha önce de Meral Akşener saldırıya uğradığında ‘daha neler olacak neler’ diyerek bunun işaretini zaten vermiştir. Her gün bir yerde bir grevin, bir direnişin, bir itirazın olduğu ve halktan “açız” seslerinin yükseldiği, işsizlik ve yoksulluğun derinleştiği koşullarda iktidar her zamanki gibi değerler üzerinden, halkı kültürel olarak ayrıştırma çabasındadır. Böylece kopuş halindeki AKP seçmeninin geri dönüşünü sağlayacağını, parti etrafındaki tarikat-cemaat kitlesinden oluşan çekirdek nüfusu ajite edeceğini hesap etmektedir.

Çünkü Erdoğan’ın hiçbir iyi vaatte bulunamayacağı için hoşnutsuzluğu şiddetle susturmaktan, bu şiddetin gönüllü aparatı olmaya teşne kesimleri bilemekten başka çaresi kalmamıştır. Giderek koyulaşan baskı rejimini ‘din elden gidiyor’ çığırtkanlığıyla tahkim etmenin sonuçlarının ne gibi sonuçlara yol açtığı tarih içinde çok görüldü. Bugün de her gün farklı bir yerde gündeme gelen saldırıların, linçin, cinayetlerin, şiddetin sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Türkiye bu bakımdan bir Ortaçağ karanlığına sürükleniyor.

En son marifeti Sezen Aksu’yu tehdit, Sedef Kabaş’a sabaha karşı gözaltına alma olan iktidar ülke için ciddi bir yüktür. İktidara yönelik tepkileri bu yöntemle başka adreslere yönelteceğini zanneden Erdoğan’ın bu yöntemi sökmeyecektir.

Sezen Aksu’nun hedef gösterilmesi bütün halka, ekmekçilerin onlarca yıllık kültürel birikimine bir saldırıdır. Halkı korkutarak sindirmekle, siyasetçilere, sanatçılara, gazetecilere, akademisyenlere, aydın ve yazarlara saldırıyla, tehditle iktidarın kazanacağı hiçbir şey yoktur. Partimiz dozu giderek artan şiddet siyasetine karşı mücadele etmeye devam edecek. Emek ve demokrasi güçleri bu süreci birleşerek aşabilir. Bir kez daha çağrımız bu yöndedirler.

Sezen Aksu yalnız değildir.

Selma Gürkan
Genel Başkan Yardımcısı

Paylaş: